Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/8533 E. 2017/2918 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8533
KARAR NO : 2017/2918
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili 18/06/2013 havale tarihli dava dilekçelerinde özetle; davaya konu taşınmazın murisleri ….’e ait tapulu taşınmaz iken, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu, …. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/28 E. – 2009/394 K. sayılı kararı ile tapusunun iptal edilerek orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu karar ile mülkiyet haklarının ellerinden alındığını beyanla dava konusu taşınmazın belirlenecek rayiç değeri neticesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, şimdilik 1.000,00.- TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır.
Davacı vekili 28/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını toplamda 54276,15.-TL’ye çıkarmış, davalı Hazinenin harçtan muaf olması nedeni ile ıslah harcını yatırmamıştır
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile; 54.276,15.-TL tazminatın kararın kesinleşme tarihi olan 01/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Tazminat isteğine dayanak …. köyü 545 parsel sayılı 10997,15 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle 1976 yılında yapılan arazi kadastrosu ile davalıların murisi ….adına tespit ve tescil edilmiştir. Orman Yönetiminin, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddiasıyla açtığı dava sonucu, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/01/2009 tarih ve 2009/28 E. – 2009/394 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin krokide (A)=1127,85 m2 ve (B)=2490,56 m²’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkeme hükmü, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/3856 E. – 7435 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 28/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını toplamda 54276,15.-TL’ye yükseltmiş ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanuni düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 06/04/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.