YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8098
KARAR NO : 2017/2925
KARAR TARİHİ : 06.04.2017
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2007 yılında 3402 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro sırasında … köyünde bulunan 102 ada 71 parsel sayılı 1695,81 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 11/12/1962 tarih 219 sıra nolu tapu kaydına dayanarak, 102 ada 171 parsel sayılı 4744,24 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 11/12/1962 tarih 247 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak tarla vasfıyla … adına tespit edilmiş, kadasro tutanakları 17/01/2008-18/02/2008 tarihleri arasında askı ilanına çıkarılmıştır.
Davacı …; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 102 ada 171 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitlerinin iptal edilerek adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Birleşen … Kadastro Mahkemesinin 2009/15-29 Esas ve Karar sayılı dosyasında davacı … …’ın dava konusu ettiği parsellerden 102 ada 71 parsele ilişkin davasının, mahkemenin 06.03.2009 tarihli celsesinde tefriki ile eldeki … Kadastro Mahkemesinin 2008/488 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazların…ye ait tapu kayıtlarının ve anılan kayıtların dayanağı olan toprak tevzi haritasının kapsamında kalan kesimlerinin zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı, tapu kaydı ve tevzi haritasının kapsamı dışında kalan kesimler yönünden davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle,
Davanın ve birleşen 2009/15 Esas sayılı dosyanın kısmen kabul, kısmen reddine,
-Dava konusu … köyü, 102 ada 171 parselin ekli fen bilirkişi raporunda tevzi parselleri dışında kaldığı gösterilen 1.288,99 m2 lik kısmının kadastro tespitinin iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan 3.455,25 m2’lik kısmının kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline,
-Dava konusu … köyü, 102 Ada 71 parselin ekli fen bilirkişi raporunda tevzi parselleri dışında kaldığı gösterilen 279,83 m2 lik kısmının kadastro tespitinin iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan 1.415,98 m2 lik kısmının kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davacı … ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede … kadastrosu yapılmamış, arazi kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve 17/01/2008 – 18/02/2008 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davacılardan …’ın 23/07/2013 tarihinde öldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Kural olarak; yargılama sırasında davanın taraflarından birinin ölmesi halinde bütün mirasçılarına tebligat yapılarak husumetin yaygınlaştırılması gerekir. Somut olaya gelince; davacı …’ın yapılan yargılama sırasında ve hükümden önce 23/07/2013 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ne var ki; yargılama sırasında ölen …’ın bütün mirasçılarına tebligat yapılarak dava mirasçılar aleyhine yürütülmemiş, davada taraf koşulu oluşturulmadan hüküm verilmiştir. Taraf koşulu, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Husumetin yaygınlaştırılması suretiyle taraf koşulu oluşturulmadan eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez.
Bundan başka mahkemece dava konusu parsellerin bir bölümünün dayanak tevzi tapularının dışında kaldığı, tevzi haritasında da dağıtılan alanlardan olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 102 ada 71 parsel sayılı taşınmazın bazı bölümlerinin 237, 474 numaralı toprak tevzi parsellleri, 102 ada 171 parsel sayılı taşınmazın da bazı bölümlerinin 266,265 numaralı toprak tevzi parselleri ve her iki taşınmazın da bir bölümünün de 424 numaralı mera parseli kapsamında olduğu belirlendiği halde, bu parsellerin belirtmelik tutanakları ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kaydının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerekeceği üzerinde durulmamış, mahkemece hükme esas alınan ek rapora ekli krokide uygulamayı izlemeye elverişli nitelikte bulunmadığı halde mera haritası, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasında sabit sınırlardan başlanılıp, ölçeği eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazın hangi bölümünün kesin olarak tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, hangi bölümünün mera haritası kapsamında kaldığı aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde mera olarak sınırlandırma tarihine ve tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Kanunun 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiştir.
O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzii çalışmaları sırasında oluşturulan 237, 265, 266 ve 474 nolu parseller hakkında … adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı sorulmalı, varsa tapu kayıtlarının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılmalı, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmazlar yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmazların bir kısmının komisyon haritasına göre mera parseli içerisinde kaldığı iddia edildiğine göre menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca…ye intikal eden yerlerden olup olmadığı bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden çekişmeli taşınmazların bitişiğinde bulunan 102 ada 3 parsel nolu taşınmazın fiilen ne şekilde kullanıldığı, mera olması halinde çekişmeli taşınmazlar ile arasında doğal ya da yapay ayırıcı sınır bulunup bulunmadığı hususlarını da içeren taşınmazların değişik yönlerden gösteren
fotoğraflarınında eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor istenmeli, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, varsa mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, … bilirkişisinden en eski ve kadastro tespitinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğrafı üzerinde çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parselelrle birliktegösterecekleri, hava fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yapılmak sureti ile taşınmazların kullanım sınırı olup olmadığı varsa kullanımın ne şekilde olduğu hangi tarihte başladığı ile ilgili ayrıntılı bilgi veren rapor düzenlemeleri istenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, çekişmeli taşınmazların mera haritası kapsamında kalması halinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan mera sınırlandırma tarihine, tevzi tapusu kapsamında kalan bölüm olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanununun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan 3402 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince kadastro hakimi, çekişmeli taşınmazların tamamı hakkında doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorundadır. Bu itibarla, çekişmeli taşınmazların mahkeme kararıyla ifraz edilmesi halinde fen bilirkişi raporunda ifraz edilen bölümler harflendirilerek yüzölçümlerinin gösterilmesi, mahkemece de hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle ifraz edilen her bir bölüm hakkında ayrı ayrı karar verilmesi zorunlu olduğu halde hükümde çekişmeli taşınmazlara yönelik olarak infaza elverişli olmayan fen bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı … ve davalı…nin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.