Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/6818 E. 2019/576 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6818
KARAR NO : 2019/576
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … köyü 133 ada 9, 109 ada …, 148 ada 11 ve 30, 134 ada 7 ve 23 parsel sayılı taşınmazlar, senetsizden vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … oğlu … adına tesbit edilmiştir. Davacı …, taşınmazların İbrahim oğlu … ‘e ait olduğu halde, kadastroda … oğlu … adına tesbitinin yapıldığı; … Yönetimi ise, 148 ada 11 parselin … sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davacı … Yönetimi ve davacı …’ın davalarının ayrı ayrı reddine ve dava konusu parsellerin tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve …’ın temyizi üzerine; “incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman … bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların … sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına, yasal yoldan belirlenen yansız yerel bilirkişi ve tespit tutanak bilirkişilerinin anlatımlarına itibar edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, davacı … Yönetiminin eldeki dosya ile birleşen 2003/327 Esas sayılı dosyada dava ettiği Y.Nasırlı köyü 148 ada 111 parsel sayılı taşınmaz dışında kalan ve dava konusu etmediği 148 ada 30 ve 134 ada 23 parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince; … Yönetiminin bu iki parsele yönelik usulünce açılmış bir davası bulunmadığı gibi gerçek kişi tarafından açılan davada dahi bu parseller yönünden 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi kapsamında … savı ile usulüne uygun harçlı bir katılımı ve kararı temyiz yetkisi ve sıfatı bulunmadığından 148 ada 30 ve 134 ada 23 parsellere yönelik temyiz dilekçesinin reddine” karar verilmiştir. Davacı …, taşınmazların kök muris İbrahim oğlu …’e ait olduğunu, bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişkili olduğu halde, bu çelişki giderilmeden karar verildiğini bildirerek dairenin onama kararının düzeltilmesini istemiştir. Dairenin 14/03/2013 tarih ve 2012/14481 – 2013/2718 E-K sayılı kararıyla “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahallinde 30.04.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi …, taşınmazların davalı … oğlu …’e ait olduğunu ve ona babası …’den kaldığını bildirmiş; mahallinde 26.04.2010 tarihinde yapılan 2. keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi … . ise, taşınmazların İbrahim oğlu …’e ait olduğunu, ölümü ile çocukları …, …, … ve …’ye kaldığını, davacının, …’nin oğlu olduğunu, … ve …’ın kendi paylarına düşen yerleri başka yerlerden aldığını, ancak … ile …’nin taşınmazları paylaşmadığını bildirmiştir. Her iki keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanları çelişkili olup, mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur. Bu nedenle, mahkemece; önceki mahalli bilirkişiler dışında seçilecek mahalli bilirkişiler eliyle mahallinde keşif yapılmalı, taraflardan tanıkları sorulup, H.U.M.K.’nın 259. ve 265. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip taşınmazların öncesinin kime ait olduğu tam olarak belirlenmeli, taşınmazların … oğlu …’e ait olduğu belirlendiği takdirde, mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, 2. keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi, İbrahim oğlu …’in çocukları olan … ve …’ın kendi paylarına düşen yerleri başka yerlerden aldığını bildirmiş olup, bu husus araştırılarak toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilerek davacı …’ın karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairenin 24.10.2011 gün ve “2011/13590-11984 E.K sayılı onama kararının kaldırılmasına, davacı …’ın temyiz itirazları yönünden 07.05.2010 gün ve 2003/56-2010/… sayılı yerel mahkeme kararının bozulmasına, davacı … Yönetiminin 148 ada 30 ve 134 ada 23 parsellere yönelik temyiz dilekçesinin temyiz yetkisi bulunmadığından, 148 ada 11 parsel yönünden ise temyiz itirazı yerinde bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı … Yönetiminin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın davasının reddi ile dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı … vasisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce … kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 04/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.