Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/592 E. 2017/9547 K. 16.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/592
KARAR NO : 2017/9547
KARAR TARİHİ : 16.11.2017

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi … dışındaki tüm davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

27.10.2009 tarihinde 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında … ili, … ilçesi,… köyü …ada … parsel sayılı 74.965,48 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Ocak 1954 tarih 23 sıra nolu tapu kaydı ve gittileri uygulanarak çalılık niteliği ile … ve ortakları adlarına tespit edilmiştir.
Davacı … Yönetimi; …ada … parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek kadastro tespitinin iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, tapu kaydına değer verilemeyeceği gerekçesiyle kadastro tespitinin iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm … dışındaki tüm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine ve orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; kadastro mahkemelerinde taraf teşkili 3402 sayılı Kanunun 28 ve 36. maddeleri uyarınca resen yapılır .3402 sayılı Kadastro Kanununun 28. maddesinde “Hakim, duruşma gününü taraflara Tebligat Kanunu hükümlerine göre resen tebliğ eder.”
Aynı Kanunun 36. maddesinde ise “…Bu kanun gereğince re’sen yapılması gereken soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderler ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanır” hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, çekişmeli taşınmazın tespit maliklerinden… oğlu … ve… kızı…’e, ölmüş iseler mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmeden, yöntemine uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakları kısıtlanarak davanın esası hakkında aleyhlerine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece çekişmeli taşınmazın tespit maliklerinden olan … oğlu … ve… kızı…’e şayet ölmüş iseler mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye gönderilerek taraf teşkili sağlanıp tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/11/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.