YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/541
KARAR NO : 2017/6368
KARAR TARİHİ : 07.07.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde … Tapu Müdürlüğünce kendisine yapılan tebligat ile adına tapuda kayıtlı 278 sayılı parselin, daha önce hükmen tapuya kaydedilmiş 1156 sayılı parsel sınırlarına giren bölümünün bulunduğundan mükerrirlik oluşturduğu ve 3402 sayılı Kanunun 22. maddesi gereğince dava açılmadığı taktirde, re’sen tapu kaydının iptal edileceğinin bildirildiğini iddia ederek, tapudaki mükerrirlik şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 1156 sayılı parselin tutanağının 09.06.1959 tarihinde düzenlendiği, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/650 E. – 1984/645 K. sayılı kararı ile … niteliği ile … adına tapuya tescil edildiği, 2/B madde uygulamasıyla … sınırları dışına çıkarılarak halen hali arazi niteliği ile … adına tapuda kayıtlı olduğu, 278 sayılı parselin ise 1967 yılında yapılan arazi kadastrosu ile davacı adına mükerrirlik oluşturacak biçimde tapuya tescil edildiği, tesbit tarihleri dikkate alındığında, 278 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda gösterilen bölümünün mükerrer tapuya neden olduğu ve kadastro işleminin iptali gerektiği, ayrıca bu tür davalarda husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerektiği, tapu müdürlüğünün husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih, 2012/15345 E. -2013/3257 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Her ne kadar mahkemece, bu tür davalarda husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerektiği, tapu sicil müdürlüğünün husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş ise de, karar isabetsizdir. Şöyle ki; dava, tapu iptali ve tescile ilişkin olduğundan, husumetin tapu malikine yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacı, dava dilekçesinde tapu sicil müdürlüğünü (tapu müdürlüğünü) taraf göstererek dava açmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin … olduğu belirgin olup, ortada belirgin bir biçimde temsilcide yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece re’sen gözetilmesi ve davanın usûlünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır (HGK.’nun 2010/7-70-86 sayılı kararı).
Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kullanım kadastro çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, bu çalışmalara ilişkin belge ve haritaların getirtilerek, diğer tüm deliller de toplanmak suretiyle, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında … davaya dahil edilmiş, daha sonra tapu müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, … hakkında açılan davanın esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinde belrtilen; “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026’ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu müdürlüğünce re’sen iptal edilir.” hükmü doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı adına kayıtlı … köyü 1156 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun 09.06.1959 tarihinde, davacıya ait … 278 sayılı parselin kadastrosunun ise 29.06.1967 tarihinde yapıldığı, dolayısı ile 1156 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun davacıya ait 278 sayılı parselin kadastrosundan evvelce yapıldığı belirlenerek hüküm kurulduğuna göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07/07/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.