Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/4656 E. 2017/9717 K. 21.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4656
KARAR NO : 2017/9717
KARAR TARİHİ : 21.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

…, Merkez, … Köyü 107 ada 125 parsel sayılı, 2397 m² yüzölçümlü taşınmaz, davalı adına tapuda kayıtlı olup, davacı Orman Yönetimi, 29/09/2014 tarihli dava dilekçesi ile taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı, öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali, orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, tapu kaydındaki şerhlerin silinmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın davalı tarafça kabul edildiği ancak yine de uzman bilirkişilerce orman olup olmadığının tespiti gerektiği, davacı tarafın keşif yaptırmak istemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1945 yılında 3116 sayılı kanuna göre yapılıp 1947 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 21/11/1991 tarihinde ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik aplikasyon ve 2/B uygulaması, 1958 yılında yapılan arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece taşınmazın orman olup olmadığının tespiti bakımından keşif yapılması gerektiği halde, davacı yönetimin keşif yaptırmak istemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmişse de davalı 11.12.2014 tarihli dilekçesi ile taşınmazla ilgili açılan davada “ormanlık alana devri konusunda sulh olmak istiyorum, vekalet ücreti ve yargılama gideri istenmemesi durumunda davayı kabul ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkeme bu beyanı değerlendirmeksizin davayı reddetmiştir.
HMK’nın 308/1. maddesine göre; kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir, yine 309/4. maddesi kabulün şarta bağlı olmayacağını öngörmektedir, ancak; mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin yükletilmemesi istemi şartlı kabul olarak nitelendirilemez. Kaldı ki; davalı ilk oturumdan önce davayı kabul ettiği ve kendi hal ve davranışları ile dava açılmasına sebebiyet vermediği takdirde HMK 312/2. maddesine göre mahkeme masraflarından sorumlu tutulmayacaktır.
Bu nedenle, davalının kabul beyanına değer verilerek, kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21.11.2017 günü oybirliği ile karar verildi.