Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/4514 E. 2017/8945 K. 06.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4514
KARAR NO : 2017/8945
KARAR TARİHİ : 06.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 27.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile …köyünde bulunan 2600 m² yüzölçümündeki taşınmazı 65 yıldan bu yana nizasız ve fasılasız olarak zilyetliğinde bulundurduğunu belirterek adına tapuya tescilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne,… ili, … ilçesi, …mahallesi (önceki köy olan) 04/10/2015 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki krokide sarı renkle (A) harfi ile gösterilen 2.575,31 m²’lik kısmın o yerdeki adaya son parsel numarası verilmek suretiyle davacı … adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1969 yılında yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması 24/09/1996 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 1972 tarihinde yapılmış olup taşınmaz çalılık olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır, şöyle ki; 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK’nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, on dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) …, …, …, …,…, …, …, …, …,…, …, …, … ve … illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) …, …,…,…,…r,…, …, …, …, …, …,…, … ve … Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun “Yürürlük” başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı Yukarıışıklar köyü tüzel kişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından mahkemece sadece bağlı olduğu ilçe belediyesinin katılımı sağlanarak dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden… Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının bozmanın mahiyeti gereği bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 06/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.