Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/3742 E. 2017/4552 K. 18.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3742
KARAR NO : 2017/4552
KARAR TARİHİ : 18.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 26/12/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; “….. mahallesi 5067 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/121 E. – 2013/71 K. sayılı ilamı ile 1, 4, 7 ve 8 sayılı parsellerin tamamı, diğer parsellerin belli kısımlarının orman olduğu gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptal edildiğini ve Hazine adına tescil edildiğini, kısmen tapusu iptal edilen taşınmazların da geri kalan kısımlarının da kullanılamaz hale geldiğini belirterek Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince fazlaya dair haklarını saklı tutarak öncelikle tapusu iptal edilen taşınmazların (bir kısmı orman orman olduğu gerekçesi ile kısmen tapu iptaline karar verilen 2, 3, 5 ve 6 sayılı parsellerin geri kalan kısımları da kullanılamaz hale geldiğinden bu parsellerin de tamamının değeri bu talep kabul edilmezse tapusu iptal edilen kısımlarının değeri) piyasa rayiç değerlerinin tespiti ile 12000,00.-TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten işleyecek avans faizi ile bu talep kabul edilmezse yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 12000.-TL olarak belirttikleri dava değerini 1012.106,51.-TL’ye artırmış, bu bedelin tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte anavs, bu talep kabul edilmezse yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile 1.012.106,51.-TL tazminatın tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihi olan 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmüne yer verilmiştir.

Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre dava ve ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 12000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, 04/12/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini 1012.106,51.-TL arttırmış ise de sadece 25,20.-TL maktu harç yatırmıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava ve ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava ve ıslah edilen dava değeri üzerinden dava ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava ve ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 18/05/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.