Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/3576 E. 2017/8189 K. 23.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3576
KARAR NO : 2017/8189
KARAR TARİHİ : 23.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili ve ilgili … Belediye Başkanlığı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyünde bulunan onbir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2013/3024 E – 7429 K. sayılı kararıyla “ Mahkemece, davacının 1990’lı yıllarda ekonomik nedenlerle köyden göç ettikten sonra taşınmazları kullanmadığı, bu durumun zilyetliğin terki olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosyadaki delillere uygun düşmemektedir. Keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile köy muhtarının beyanlarından, 1990’lı yıllarda artan terör olayları nedeniyle can güvenliği olmadığı için davacının köyden ayrıldığı anlaşılmakta olup, ziraat bilirkişi raporuna göre de, taşınmazların ev, arsa ve bahçe niteliğinde olduğu, üzerlerinde çok sayıda meyve ağaçlarının bulunduğu ve meyve ağaçlarının halen mahsül verdiği anlaşılmaktadır. Bu halde, taşınmazların zilyetliğinin iradi olarak terk edildiğinden söz edilemez. Maddi değeri oldukça yüksek olan çok sayıda, ev, arsa ve bahçenin terk edildiğinin kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmez. Bu nedenle, dava konusu edilen taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı, zilyetlik süre ve koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığının usûlüne uygun olarak araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro
paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahklemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine, davaya konu … ili … ilçesi … Köyünde kain Fen Bilirkişisi tarafından tanzim edilen 12/05/2015 havale tarihli raporda;”1″ numara ile gösterilen 1665,00-mertekare yüzölçümüne sahip,”2″ numara ile gösterilen 1735,50-mertekare yüzölçümüne sahip,”3″ numara ile gösterilen 20909,99-mertekare yüzölçümüne sahip,”4″ numara ile gösterilen 16519,81-mertekare yüzölçümüne sahip,”5″ numara ile gösterilen 2427,19-mertekare yüzölçümüne sahip, “6” numara ile gösterilen 5876,00-mertekare yüzölçümüne sahip,”8″ numara ile gösterilen 482,96-mertekare yüzölçümüne sahip,”9″ numara ile gösterilen 181,81-mertekare yüzölçümüne sahip,”10″ numara ile gösterilen 5352,00-mertekare yüzölçümüne sahip, taşınmazların davacı Şeyho ve Sitti oğlu, 02/02/1948 Bilge köyü/Mazıdağı doğumlu, … adına tapuya kayıt ve tesciline, davaya konu … ili … ilçesi … köyünde kain fen bilirkişisi tarafından tanzim edilen 12/05/2015 havale tarihli raporda “7” numara ile gösterilen 1766,50-mertekare yüzölçümüne sahip taşınmaz yönünden davanın reddine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve iligili Mazıdağı Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde arazi ve orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykıdırı, şöyle ki; 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK’nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) … illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) … Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun “Yürürlük” başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı … köy tüzel kişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından mahkemece yargılama sırasında …katılımıyla dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden mazıdağı ilçe belediyesi ile … Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve ilgili Mazıdağı Belediye Başkanlığının temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 23/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.