Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/3401 E. 2016/3756 K. 31.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3401
KARAR NO : 2016/3756
KARAR TARİHİ : 31.03.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı Hazine, …. köyü 2439 parsel sayılı taşınmazın tamamının öncesinin orman olduğunu, yörede 09.09.1991 tarihinde ilân edilen ve kesinleşen …B uygulaması sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davalılar …. aleyhinde açılan davaların bu kişilerin dava tarihinden önce ölmüş olmaları nedeniyle reddine, davalılar …, … ve …’e karşı açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı Hazine ile davalılar …, … ve … tarafından temyizi üzerine hüküm, …. Hukuk Dairesinin 2007/7094 E. – 14867 K. sayılı ve ……2007 günlü kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davalılar … ve ….ç’in dava tarihinden önce ölmüş oldukları, açıklanan nedenle, adı geçen kişilere karşı açılan davanın reddine karar verilmişse de, kararın bu hali ile infazı olanaklı bulunmadığı, 6831 sayılı Kanunun …B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkartılan taşınmaz bölümü hisseli olarak Hazine ve gerçek kişiler adına tescil edilemeyeceği, mahkemece, ölü olduğu saptanan davalılara ait verasete esas olacak biçimde nüfus aile kayıt tablosu ya da veraset ilâmları alındıktan sonra belirlenecek olan mirasçılara karşı ayrı bir dava açmak üzere davacı Hazineye süre verilmesi, daha sonra da açılan davalar birleştirildikten sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu …. köyü 2439 sayılı parselin orman bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile işaretli 7658,00 m²’lik kısmının Hazine adına tapuya tesciline, tapunun beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun …B maddesi gereğince orman dışına çıkarılan yerler olduğunun şerh düşülmesine, (C) harfi ile işaretli 971,02 m²’lik bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, (B) harfi ile işaretli kısmına ilişkin davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazine ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, …. Hukuk Dairesinin …/…/2010 tarih ve 2010/9318 E. – 2010/12345 K. sayılı kararı ile (A) ve (B) harfli bölümler yönünden onanmış, (C) harfli bölüm yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin olmasına rağmen, mahkemece HUMK’nın 74. maddesi gereğince taleple bağlı kalınmadan taşınmazın (C) harfli bölümünün 1957 tarihli eski memleket haritasında yeşil alanda kaldığı gerekçesiyle orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş olmasının usûlsüzlüğüne” değinilmiştir.

Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davaya konu 2439 parselde …, …, ….ç, … ve … adlarına hisseli olarak tapuda kayıtlı olan taşınmazın bilirkişilerin rapor ve ekli krokilerinde (A) ve (B) harfleri ile gösterdikleri kısımlara ilişkin olarak mahkemece, 09/02/2010 tarih 2008/116 E. – 2010/… K. sayılı ilâmı ile karar verildiği ve …. Hukuk Dairesinin …/…/2010 tarih 2010/9318 E. – 2010/12345 K. sayılı ilâmı ile bu kısımlar yönünden hüküm onandığından, sözkonusu kısımlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına; dava konusu 2439 sayılı parsel sayılı taşınmazın bilrkişilerin rapor ve ekli krokilerinde (C) harfi ile gösterilen 971,02 m² yözölçümündeki bölümüne ilişkin davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; parselin tamamının öncesinin orman olduğu ve kesinleşen …B uygulaması sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açılan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede ….05.1948 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Kanuna göre 09.09.1991 tarihinde ilân edilip kesinleşen aplikasyon ve …B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulduğuna ve her ne kadar taşınmazın (A) harfli bölümü hakkında verilen karar …. Hukuk Dairesinin 2010/9318 E. – 12345 K. sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiş ise de 6292 sayılı Kanunun 7. maddesindeki [(1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya re’sen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine …A veya …B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki …A veya …B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır….] hükmü uyarınca idarece kesinleşen hükmün infaz edilme imkanının kalmadığı anlaşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, ….01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun …. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro
mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve …. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici …. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğinden ve belirtilen bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hüküm fıkrasının 4. ve 5. bentlerinin kaldırılarak, yerine “6099 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve aynı Kanun hükmü gereğince davacı Hazine yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/03/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.