Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/2553 E. 2017/8264 K. 24.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2553
KARAR NO : 2017/8264
KARAR TARİHİ : 24.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Orman Yönetimi vekili 16/10/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile davalı adına kayıtlı olan … ili, … ilçesi, … köyü 122 ada 6, 123 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı, öncesi itibarıyla ve halen de eylemli orman oluğu iddiasıyla, tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, elatmanın önlenmesine, şerhlerin silinmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1948 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 01/11/2012 tarihinde ilân edilip kesinleşen sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması, 2004 yılında yapılan arazi kadastrosu vardır.
Dava, tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastro sınırları içinde kaldığı, 123 ada 2 sayılı parsel üzerinde kısmen meşelik, makilik kaplı olduğu, eğimlerinin % 10-15 civarında bulunduğu açıklandıktan sonra, “taşınmazların 2/B uygulaması dışında bırakıldığı, ancak 1981 yılından önce orman niteliğini yitirmeleri nedeniyle her iki parselin de orman sınırı dışına çıkarılması gerektiği” şeklinde, dosya kapsamına uygun olmayan ve bilirkişilik yetkisini aşan bir yorum yapılması üzerine, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, taşınmazların 2/B uygulamasına konu edilmesi yönünde bir dava bulunmadığı gibi, orman niteliğini yitiren taşınmazların 2/B’ye ayrılması, mahkemelerin değil, orman kadastro komisyonlarının yetkisindedir. Haksahibi olduklarını iddia eden gerçek kişiler dahi idareyi, taşınmazların 2/B’ye ayrılması konusunda zorlayıcı nitelikte bir dava açamazlar. Kaldı ki; taşınmazların 1948 yılında yapılan ilk orman tahdidi içinde kaldığı, 2012 yılında yapılan aplikasyon sırasında da durumlarında bir değişiklik olmadığı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Ne var ki; raporda taşınmazların 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastro haritasındaki durumları gösterilmeyip, 2012 yılında yapılan çalışmanın da orijinal renkli haritası getirtilmediğinden, siyah beyaz haritası dosyaya konulduğundan bilirkişi raporu bu hali ile denetime elverişli değildir.
O halde; mahkemece yapılacak iş, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi eşliğinde yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlların bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre yapılan çalışma tutanakları ve taşınmazın yerinin işaretlendiği haritası ile 2012 yılında yapılan
çalışmanın orjinal renkleri içeren haritası yöntemince uygulanmalı; 3116 sayılı Kanuna göre düzenlenen ilk orman kadastro haritası ile daha sonra düzenlenen aplikasyon haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ve değişik açı ve uzaklıkta en az 10-12 OS noktası görülecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunun, her iki harita üzerinde ayrı renklerle işaretlendiği müşterek imzalı rapor alınmalı, daha sonra kesinleşen orman sınırları içinde kalan bölümler belirlenerek, bu bölümler hakkında Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/10/2017 günü oy birliği ile karar verildi.