Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/14833 E. 2019/5202 K. 25.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14833
KARAR NO : 2019/5202
KARAR TARİHİ : 25.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesi ve diğer dilekçelerinde özetle; davacının ….. çiftçilikle uğraştığını, …. köyünde kain 591 (eski) parsel sayılı taşınmazın hükmen tespit dışı bırakılmasına karar verildiğini, mahkeme ilamının kesinleştiğini, taşınmazın 18.000 m²’lik bir kısmının malik sıfatıyla iyiniyetli zilyet olarak 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığını beyan ederek; taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; orman mühendisi tarafından düzenlenen raporda dava konusu yerlerin bir kısmının orman olduğunun bildirildiği, orman olmadığına kanaat getirilen alanların orman içi açıklık niteliğinde olduğu, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, taşınmaza ilişkin verilen kararın taraflar için bağlayıcı olduğu ve evveli hükmen orman olan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılamayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; Türk Medenî Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede; genel arazi kadastrosu işlemi 1961 yılında yapılmış, dava konusu yerin içinde bulunduğu taşınmaz 591 parsel sayısı ile “ham toprak” vasfıyla Hazine adına tespit edilip kadastro tutanağı düzenlenmiştir. Orman Yönetiminin itirazı üzerine komisyonca tespitin iptaliyle çekişmeli taşınmazın orman olarak tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, şahıslarca açılan dava sonunda …. Tapulama Mahkemesinin 1975/38 E. – 1976/14 K. sayılı kararı ile hükmen, taşınmazın orman olarak tapulama harici bırakılmasına karar verilmiştir. Taşınmazın bulunduğu …. köyünde orman kadastrosu ve 2/B çalışması yapılmamıştır.Mahkemece eksik incelemeyle usul ve kanuna aykırı olarak karar verilmiştir. Şöyle ki; ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Yine, 4721 sayılı Medenî Kanunun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ….. Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, …. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve …. Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde …. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava konusu edilen yerin orman olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmış olduğundan Orman Yönetimi de davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re’sen gözetilmelidir. Ayrıca, tespit harici kalan 591 sayılı parselin tamamı 355 hektar 8300 m² olup, davacının davasının ise 18.000 m² yüzölçümlü tek parça taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakla; bu halde mahkemece, ret kararının gerekçesi olan dava konusu taşınmazın yer aldığı 591 sayılı parselin orman vasfıyla tapulama dışı bırakılmasına dair … Tapulama Mahkemesinin 20/02/1976 gün ve 1975/38 E. – 1976/14 K. sayılı ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü … Tapulama Mahkemesinin 28.05.1973 gün ve 1971/195 E. – 1973/82 K. sayılı dosyasının taraflarıyla davacı arasında akdi veya yasal halefiyet ilişkisi olup olmadığı, …. Tapulama Mahkemesinin belirtilen dosyalarına konu olan bölümün eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer olup olmadığı, dolayısıyla …. Tapulama Mahkemesinin kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususlarının birlikte değerlendirilmesinden sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yukarıda anılan hususlar dikkate alınmayarak eksik araştırma ve inceleme neticesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.O halde mahkemece; taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, dava dilekçesinde bahsedilen tespit harici kaldığı belirtilen 591 parselin, eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer olup olmadığının tespiti için öncelikle,……20/02/1976 gün ve 1975/38 E. – 1976/14 K. ve 28.05.1973 gün ve 1971/195 E. – 1973/82 K. sayılı dosyaları getirtilmeli, yukarıda izah edildiği şekilde bu dosyalardan verilen hükmün davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususları değerlendirilmeli, yine; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, imar planı yapılmış olması halinde ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği ve dava konusu taşınmazın imar planında ne şekilde tespit gördüğü, uygulamanın askı ilan tarihleri ile kesinleştiği tarihin belediye başkanlığından sorulup 1/1000 ölçekli planı getirtilerek ve çekişmeli taşınmazın bu plandaki konumu araştırılmalı, alınacak cevabî yazılar ile araştırılan hususlara ait belge ve tutanaklar ile haritalar temin edilerek dosya içerisine alınmalı, ayrıca eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ….ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E-K ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle; yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu
parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın (40 ve 100 dönüm norm kısıtının) aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.