Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/14370 E. 2019/4247 K. 19.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14370
KARAR NO : 2019/4247
KARAR TARİHİ : 19.06.2019

…..
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; ….. bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Yargılama sırasında yörede orman kadastrosuna başlanması üzerine davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü, bu tür davaların kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle orman kadastrosuna itiraz davası tescil davasından tefrik edilip, orman kadastrosuna itiraz davası kadastro mahkemesine aktarılmış, tapu siciline tescil davası elde tutulup orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunun beklenmesine karar verilmiştir.
Kadastro mahkemesince taşınmazın orman sınırları dışında bırakılmış olduğu gerekçesiyle davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine ilişkin verilen karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Orman kadastrosuna itiraz davası sonuçlandıktan sonra, tapu siciline tescil davasına devam edilerek, mahkemece davanın kabulüne fen bilirkişisi ……. tarafından düzenlenen 24.02.2009 tarihli raporda (H1) ile işaretli olarak gösterilen 1380,20 m² bölümün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile 1380,20 m2 taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/5734 E.-10193 K. sayılı 04/12/2014 tarihli ilamı ile “… hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın yüzölçümü 1380,20 m² olarak belirtildiği halde, eldeki davadan tefrik edilerek kadastro mahkemesine aktarılan ve kesinleşen orman kadastrosuna itiraz davası arasında teknik bilgisine başvurulan orman bilirkişileri ….. ve fen bilirkişisi ……tarafından düzenlenen 07.05.2012 tarihli müşterek raporda, dava konusu taşınmaz (H1) harfi ile gösterildikten sonra, iki bölümde incelenmiş, bunlardan (H1-A)’nın yüzölçümü 27544,09 m² ve orman sınırı dışında, (H1-B)’nin yüzölçümü ise 1893,51 m² ve nitelik yitirdiği gerekçesiyle 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madesi uyarınca orman sınırı dışına çıkartılan alan olarak belirlenmiştir. Her iki bilirkişi raporunda incelemesi yapılan çekişmeli taşınmaza ilişkin geometrik şekiller aynı olduğu halde, yüzölçümlerinin farklılığı hususunda ki çelişki giderilmeden ve orman sınırı dışına çıkarılan alanda dahil edilmek suretiyle hüküm kurulmuş…” olduğu gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda davacının davasının kabulü ile, dava konusu …… mevkiinde bulunan dosyada mevcut fen ve orman bilirkişilerinin müşterek hazırladıkları 27/12/2015 tarihli raporunda turuncu renkle çevrili sarı renkle ……

boyalı olarak gösterilen, 682,67 m2’lik ev ve bahçe niteliğindeki taşınmazın TMK’nın 713. maddesi gereğince davacı…… oğlu 1965 doğumlu … adına tapuya tesciline, …… mevkiinde bulunan mevcut fen ve orman bilirkişisi tarafından müşterek olarak düzenlenen 27/12/2015 tarihli raporda turuncu renkle çevrili pembe alan olarak gösterilen taşınmazın 2/B arazisi olup 605 parsel numarası altında davacıya Hazine tarafından satıldığından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Yörede, 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 01.03.2010 ilâ 01.09.2010 tarihleri arasında ilân edilerek, kadastro mahkemesinin 22.05.2012 gün ve 2012/17 – 16 sayılı kararı ile 13.09.2012 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışması vardır.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve 28/07/1967 tarihinde kesinleşmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup, aynı Kanunun 713/3. maddesinde tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı belirtilmiş olmasına karşın, mahkemece çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu büyükşehir belediye başkanlığı dahil edilmeden davaya devamla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir. 4721 sayılı TMK’nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) …… illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) ……. sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Kanunun “Yürürlük” başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Mahkemece; 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, dava konusu taşınmazın sınırları içinde bulunduğu ….. davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 19/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.