Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/14230 E. 2019/4882 K. 17.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14230
KARAR NO : 2019/4882
KARAR TARİHİ : 17.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili bilâ tarihli dilekçe ….. 4 ada 1446 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tapuya kayıtlı olduğu, … tarafından ….. 3. Noterliğince düzenlenen 03.03.1997 tarih 10732 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile satışının vaat edildiği ve parasının ödendiği halde devrinin yapılmadığı, Hazine tarafından gerçek hak sahibine bedelsiz olarak iade edilebileceği iddiasıyla tapu kaydının iptali ve vekil eden adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ve davalı … mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.06.2015 tarih, 2015/4563 E.- 6314 K.sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ”31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2. maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla kabul edilerek 26.04.2012 gün 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1/a bendinde “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine (2/A) veya (2/B) belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki (2/A) veya (2/B) belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.” hükmü ile, (7/1-b) maddesinde “Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine (2/A) veya (2/B) belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz” hükmü düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ile, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre oluşan ve ilgilileri adına tapuya kaydedilen taşınmazların, nitelik yitirdiği gerekçesiyle orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazlar hakkında verilen tapu iptal ve tescil kararı kesinleşmiş ve infaz edilerek Hazine adına tescil edilmiş olan taşınmazlar, ilgililerinin 2 yıl içinde başvurusu halinde aynı maddenin dördüncü fıkrasındaki şartları taşımamaları halinde yalnızca önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilecektir. Şayet, iptaline karar verilip Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmaz, özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına oluşmuş tapu kayıtlarından ise, 6292 sayılı Kanunun (7/1-b) maddesi uyarınca önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilebilecektir. Görüldüğü üzere, iptal edilen tapu kaydının oluşumuna göre, iade edilecek kişilerde ilgili maddelerde açıkça belirlenmiştir.
Satış vaadi sözleşmeleri, kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden almakta ve Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla, geçerliliği resmî şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilecektir. Bir başka deyişle, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, genel hükümler çerçevesinde, vaat alacaklısına, vaat borçlusunu tescile zorlama yetkisi kazandırmakta olup, başkasına ait taşınmazlar da gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin konusu olabilmektedir. Bu halde, geçersiz bir satış vaadi sözleşmesi bulunmamakta, ancak vaat borçlusunun tasarruf yetkisinden yoksun oluşu nedeniyle öznel imkansızlık hali mevcut olmaktadır.
Somut olayda, davalılar murisi … (önceki soyadı Boyacı) adına kayıtlı iken 6831 sayılı Kanunun (2/B) maddesi uyarınca nitelik yitirdiği gerekçesiyle iptaline karar verilen 1446 parsele ilişkin genel arazi kadastrosunda dayanak alınan Temmuz 1968 tarih 398 sıra sayılı taşınmaz, 2510 sayılı …. Kanunu uyarınca iskânen verilerek oluştuğundan, 6292 sayılı Kanunun (7/1-b) maddesi kapsamında olup, önceki malik (İptal edildiği esnada malik bulunan) veya kanuni ya da akdî haleflerine iadesi olanaklı olup, davacı gerçek kişinin de ….. 3. Noterliğince düzenlenen 03.03.1997 gün 10732 yevmiye ve 03.04.1997 gün 16391 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmelerine göre akdi halefi niteliğinde bulunduğu anlaşıldığından ve yargılama aşamasında 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazineye yaptığı iade başvurusu reddedildiğinden, eldeki davayı açmakta ve taşınmazın iadesini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Tüm bu açıklamalar sonucunda, davacı tarafın dayandığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri nedeniyle satışı vaad edilen Temmuz 1968 tarih 398 sıra (1446 parsel) sayılı taşınmaza ilişkin olarak akdi halef durumunda bulunduğu ve sözleşmenin konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanunun (7/1-b) maddesi kapsamında bulunan taşınmazlardan olması nedeniyle davacıya iadesinin mümkün bulunduğu, (7/1-b) maddesinde (7/1-a) maddesinde olduğu gibi yalnızca kanuni mirasçılarına iade edileceğine ilişkin bir sınırlamanın bulunmadığı nazara alınarak, aynı Kanunun (7/1-b) son cümlesi uyarınca tapu maliki …’a (Önceki soyadı …..) Temmuz 1968 tarih 398 sıra sayılı veya 1446 parsel sayılı taşınmaza karşılık daha önce yer verilip verilmediği veya bedelinin ödenip ödenmediği ile aynı Kanunun 7/4. maddesi uyarınca orman olduğu iddiasıyla … … Müdürlüğünce dava açılıp açılmadığı, varsa açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilip verilmediği, fiilen orman niteliğinde bulunup bulunmadığı veya eylemli orman olması nedeniyle dava açılmasının gerekip gerekmediği, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilip edilmediği, kamu hizmetlerine ayrılıp ayrılmadığı veya bu amaçla kullanılıp kullanılmadığı, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya …… Bakanlığınca belirlenen taşınmazlardan olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş hüküm davalı Hazine vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6292 sayılı Kanunun (7/1-a) ve (b) maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak çekişmeli taşınmazın bedelsiz olarak iadesi istemiyle açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli 1446 parsel sayılı 239 m² yüzölçümlü taşınmaz, Şaban Boyacı adına kayıtlı iken ….. Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 25.1.1989 gün 1987/907-850 sayılı kararı uyarınca “6831 sayılı Kanun uyarınca orman sınırı dışarısına çıkarılmıştır” şerhi ile Hazine adına tescil edilmiştir.
Mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ise de vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kanunun amir hükmü gereğince davalı Hazineyi sorumlu tutması doğru olmamıştır.
Şöyleki 6292 sayılı Kanunun 9. maddesinin 5. Bendi ”Hak sahipleri veya ilgilileri tarafından taşınmazın satın veya devralınması hâlinde; satışa veya devre konu taşınmazlar hakkında bu kişiler tarafından Hazine aleyhine ya da Hazine tarafından bu kişiler aleyhine açılan ve durdurulan davalarda mahkemelerce verilecek kararlarda yargılama giderlerinin tarafların üzerlerine bırakılmasına karar verilir ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmez, verilmiş olan kararlardan henüz infaz edilmeyenlerle Hazine lehine hüküm altına alınan bu alacaklar tahsil edilemez” hükmüne amir olup, somut olayda kararı temyiz eden davalı Hazine aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.