YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13898
KARAR NO : 2019/4580
KARAR TARİHİ : 27.06.2019
……
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ….. yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalılar adına tespit edilmiştir.
Davacı … Yönetimi, taşınmazın büyük bölümünün tahdit içinde kaldığı iddiasıyla tahdit içinde kalan kısmın tapusunun iptali ile davalıların müdahalesinin önlenmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 110 ada 2 nolu parselin (B) harfi ile gösterilen 4680,06 m² olan kısmının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalılardan … tarafından temyizi üzerine Dairenin 27/05/2015 gün ve 2014/10085 – 2015/4785 E.K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle: “…Mahkemece kurulan hüküm usûl ve kanunlara uygun değildir. Şöyle ki; Somut olayda; davacı … Yönetiminin davası, kesinleşmiş tahdit sınırları içinde kalan davalı tapusunun iptaline ilişkin bulunduğuna göre, sorunun kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması ile çözülmesi zorunlu olduğu halde mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1972 yılında yapılan orman tahdidi ve 1993 yılında yapılan aplikasyona göre, taşınmazın konumunun ayrı ayrı gösterilmediği, tutanaklar ile harita arasında çelişki varsa tutanaklara değer verileceği hususunun gözönünde bulundurulmadığı, talep olmadığı halde tahdit sınırları dışında kalan bölüm hakkında da orman araştırması yapılarak hüküm kurulduğu görülmüştür.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen….. Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36; 18/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20. ve 16/03/2014 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 20. maddelerinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır”
……
hükmü ile 20.11.2012 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. ” hususlarına değinilmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonucu; mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş tahdit sınırları içinde kalan taşınmaza ait tapunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede seri bazında yapılıp 09.06.1972 yılında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 30/05/1991 tarihinde 6831 sayılı Kanun ve 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca 3302 saylı Kanun gereğince yapılan tahdit çalışması 09/06/1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiş, daha sonra 4999 sayılı Kanuna göre yapılan fenni hataların düzeltmesi çalışması ve 27.12.2005 yılında ilân edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kanunun hükmüne göre yapılan tesis kadastro çalışmaları vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak, uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın tamamının kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı saptanarak yazılı biçimde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına
27/06/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.