Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13837 E. 2019/3790 K. 29.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13837
KARAR NO : 2019/3790
KARAR TARİHİ : 29.05.2019

……….
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;…..mahallesinde Kadastro Kanununun geçici 8. maddesine göre yapılan çalışmalarda 102 ada 20 parsel sayılı taşınmazın; davalı adına tespit edildiğini, öncesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, davalı taraf lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini, imar ve ihya şartlarının da bulunmadığını, 1960 yılında ilk kadastro yapılırken orman olduğu gerekçesi ile tescil harici bırakıldığını, bu alanda Ek 8. madde uyarınca yeniden çalışma yapılarak dava konusu parselin ve diğer parsellerin oluşturulduğunu, evveliyatı orman olarak belirlendiğinden zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını beyan ederek; davalı lehine yapılan tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taşınmazın üzerinde çok eski yıllardan beri kuru tarım yapıldığı, halen bitişikte bulunan tapulu yerle birlikte bir bütün halinde ekonomik tarıma elverişli bir biçimde zeytin ağaçları dikilmek suretiyle kullanıldığı, içerisinde 2 adet 35 – 40 yaşında ahlat ağacı ile 10 yaşlarda 5 adet zeytin ağaçları bulunduğu, davalı tarafça ve öncesinde de murisi tarafından yoğun emek ve para sarfedilerek taşınmazın en az 35 – 40 senedir malik sıfatıyla çekişmesiz ve kesintisiz olarak kullanıldığı, tamamının 1969 yılında sınırları kesinleşen ilk orman tahdidinde orman sınırları dışında kaldığı ve toprak yapısında orman toprağı özelliği olan koyu renkli humusun bulunmadığı, arazi meyilinin ortalama % 4 dolayında olup orman ve toprak muhafaza karakteri taşımadığı, eskiden beri kuru tarım yapılan, son 10 yıldır bitişikteki tapulu parselle birlikte bir bütün halinde zeytinlik olarak kullanılan, ekonomik katkı sağlayan bir yer olduğu, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında beyaz renkli, orman sayılmayan alanlar içinde kaldığı, davaya konu parselin 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesi hükümlerine göre öncesi ve eylemli kullanım durumu ile orman sayılmayan yerlerden olup, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olduğu gerekçesiyle; davanın reddine, davaya konu ……mahallesi, 102 ada, 20 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı …… oğlu … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu…….; ilk arazi kadastro çalışmaları 1960 yılında yapılarak, dava konusu parsel ve doğusu çalılık olduğu gerekçesi ile tapulama harici bırakılmıştır. 1968 yılında orman serisi bazında ilk orman tahdidi yapılarak 1969 yılında orman
…….
sınırları kesinleşmiş, 2013 yılında 6831 sayılı Kanuna göre aplikasyon ve 2/B uygulamaları yapılmış ise de öncesi orman olmadığından dava konusu parsel 2/B maddesi kapsamına alınmamış, 2015 yılında ise 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 8. madde kapsamında orman dışında kalan ve tapulama sırasında da tespit dışı kalan yerlerin arazi kadastro çalışmaları yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişisi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
29/05/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.