Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13799 E. 2019/5026 K. 19.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13799
KARAR NO : 2019/5026
KARAR TARİHİ : 19.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 17/03/2015 tarihli dava dilekçesi ile müvekkillerinin murisi ….. adına kayıtlı olan dava dilekçesi ekinde sureti sunulan…. 20 parsel sayılı taşınmazın 121 ada 60 parsel sayısı ile davalı Hazine adına tapuya tescil edildiğini, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet haklarını ihlal ettiğini belirterek 121 ada 60 parselin tapusunun iptali ile miras payları oranında müvekkilleri adına tesciline, olmadığında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 20.05.2016 havale tarihli dilekçesi ile de tazminat taleplerini 276.187,10 TL olarak ıslah etmiş, ıslah harcı yatırmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 118.365,90 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, terditli olarak tapu iptali ve tescil isteği ile 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E. – 2011/3-629 K. 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E. – 2013/7-31 K. 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre hesaplanmalı, değilse maktu harç yatırılmalıdır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu
anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden, aksi takdirde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 19/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.