Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13714 E. 2019/4349 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13714
KARAR NO : 2019/4349
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 21/10/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; tapuda 553/3337 hisse oranında müvekkili adına kayıtlı bulunan … ilçesi, … mahallesi 426 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması ve bu nedenle tapu kaydının iptali istemi ile Hazine tarafından açılan dava sonunda … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/965 Esas sayılı karar ile taşınmazın tapudan terkinine dair verilen kararın kesinleştiğini, tapu kaydının iptali nedeniyle hak kayıplarının olduğunu ileri sürerek davalı Hazineden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL tazminatın tapu kaydının iptal edildiği tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin iptale ilişkin kararından sonra davacı … tarafından yeniden imar uygulaması yapılarak geri dönüşüm hesabı ile uygulamaya giren parsellerin şuyulandırma hesabının yeniden yapılıp imar uygulaması sonucunda … adına yeni oluşturulan 1209,18 m² yüzölçümlü 426 ada 8 parsel sayılı taşınmazdan iptal edilen 426 ada 7 sayılı parseldeki 15037/120918 pay karşılığı 150,37 m² yer verildiği, bakiye 402,58 m²’lik kısmı ise kıyı olarak iptal edilen kısımda kaldığı, ayrıca dava konusu … 426 ada 7 sayılı parselin oluşumuna esas belgelerin tetkikinden ise bu parselin imar uygulaması sonucu oluştuğu, imardan önceki geldilerinin kısmen tapulama ile oluşan 1613 sayılı parsel, kısmen yoldan ihdas suretiyle oluşturulan 4586 sayılı parsel, yine ihdasen oluşan 4610 sayılı parselden geldiği, buna göre kıyı kapsamında kaldığından bahisle iptal edilen payın bir kısmı imar uygulaması ile kıyı dışında olan başka parsele davacı … adına şuyulandırıldığı gibi geldilerinin de TMK’nın 1007. maddesi anlamında tapuya güven sonucu kazanılan parseller olmayıp belediye tarafından yapılan imar uygulamaları ile yol v.s kamu alanlarında ihtas suretiyle kendi idari işlemi ile oluştuğu, dolayısıyla tapuya güven ilkesi ve sicilin tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
3533 sayılı “Umumi, Mülhak ve Hususi Bütçelerle idare edilen Daireler ve Belediyelerle sermayesi Devlete veya Belediyeye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu İle Halli Hakkında Kanunun” 2570 sayılı Kanunla değiştirilen 4. maddesinde “katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire veya müesseselerden biri ile 2. maddede yazılı dairelerden birisi arasında çıkan
uyuşmazlıklarda, bulunduğu yerin ve uyuşmazlık taşınmaza ilişkin ise o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumda olan daire veya müessesenin veya birden çok oldukları takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hâkimi tarafından hakem sıfatıyla çözülür” denilmektedir.
Tarafların anılan kanun hükmüne tâbi kurumlar oldukları açıktır. Görev sorunu ise yargılamanın her safhasında re’sen gözetileceğinden, bu durumda, davaya yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla bakılması gerekir. Tarafların sıfatları gereği aralarındaki uyuşmazlığın tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sözü edilen kanun hükmü uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.