Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/1355 E. 2016/3705 K. 30.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1355
KARAR NO : 2016/3705
KARAR TARİHİ : 30.03.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … … ve davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

… köyünde bulunan 3431 parsel sayılı taşınmaz, 1969 yılında yapılan kadastro sonucu 31100 m2 yüzölçümü ve tarla vasfıyla … … adına tespit ve tescil edildikten sonra, intikallerle davalı adına tapuya kaydedilmiştir
Davacı … … vekili, 19.01.2010 tarihli dava dilekçesiyle … köyü, … mevkiinde bulunan 3431 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı adına tarla vasfıyla kayıtlı olduğu ve bir bölümünün kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığının tespit edildiğini, bu durumun Anayasanın 169. maddesi ve 6831 sayılı Kanuna aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek 3431 nolu parselin, kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan ve koordinat değerleri belirtilen bölümünün tapusunun iptaline, tapu kütük sayfasında iptal edilen kısma yönelik düzeltme yapılmasının ve davalının bu yere vaki müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; … köyünde bulunan 31.100,00 m² yüzölçümündeki 3431 parsel sayılı taşınmazın karara ekli orman ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenmiş 09/12/2013 tarihli rapor ekindeki krokilerde (A) ile sembolize edilen 20.568,13 m²lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile bu kısmın yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle … …si adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, davalının taşınmazın bu kısmına yönelik müdahalesinin men’ine, davacının 413,00 m²’lik taşınmaza yönelik men’i müdahale, tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … … tarafından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile, davalı tarafından, ise esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdidine dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede seri bazında yapılıp 04.09.1973 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 1969 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
1) Davacı … …nin temyiz itirazları bakımından;
… … tarafından dava açılırken; dava konusu taşınmazın dava dilekçesine ekli koordinatlı krokide belirtilen 20982,37 m2 kısmının orman tahdidi içinde kaldığı belirtilerek bu kısma yönelik tapunun iptali talep edilmiş; mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 09.12.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, (A) harfi ile gösterilen 20568,13 m2 kısmının kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı belirlenerek bu kısma yönelik dava kabul edilmiş, dava edildiği halde kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı belirlenen kısma yönelik
davasının ise reddine karar verilmiş olup; kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucu … …n davasının kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı … …n temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davalının, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kısmen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu, dava konusu taşınmazın … köyünde yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırı içinde kaldığı, … köyünde yapılan orman kadastrosu sonucunun dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu … köyünde de ilan edildiği belirlenerek davanın kısmen kabülü yolunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A ve 17. maddeleri ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince bu dava dosyası yönünden davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün 5, 6 ve 7. bentlerinin çıkartılarak yerine “6099 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanması gerekmiştir.
3) Davalının elatmanın önlenmesi davasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu taşınmaz, davalı tarafından dava tarihine kadar tapu kaydına dayanılarak tasarruf edildiğinden ve bu tarihe kadar davalı tarafından çekişmeli taşınmaza haksız elatma söz konusu olmadığından, … …nin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davalının taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına yönelik elatmasının önlenmesine karar verilmiş olması, usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı … …n temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına yönelik verilen tapu iptali ve orman vasfıyla tescil kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu kısmının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3) Davalı gerçek kişinin elatmanın önlenmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden BOZULMASINA, davacının temyiz harcının istek halinde iadesine 30/03/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.