Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13491 E. 2019/4403 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13491
KARAR NO : 2019/4403
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
05.07.1973 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, … köyü 191 ve 192 parsel sayılı sırasıyla 51.300 m2 ve 85.900 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 1937 tarih 94 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ¼’er pay itibariyle …, … Kör, Hacı Kör ve … adlarına tespit edilmiştir.
Kadastro komisyonunca itirazları reddedilen Hacı ve … ile … (Köroğlu); çekişmeli taşınmazların ½’sinin …’na, ½’sinin ise … ve …’na ait olduğu, …’in payının bulunmadığı, Hazine ise; çekişmeli taşınmazların kısmen ormandan açıldıkları, vergi kayıt fazlasının bulunduğu, zilyetlik yoluyla kazanılamayacak yerlerden oldukları iddiasıyla ayrı ayrı dava açmışlardır. Katılan …; 192 parselin 12.000 m2 yüzölçümlü kesimini kadastro tespit tarihinden önce …’ndan satın aldığı, katılanlar … ve …; taşınmazlarda paylarının bulunduğu savıyla davaya katılmışlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların …’na ait olduğu, ölümüyle mirasçılarına kaldığı, orman sayılmayan yerlerden oldukları, 1937 tarih 94 yazım numaralı vergi kaydının taşınmazları kapsadığı, taşınmazların … mirasçıları arasında paylaşılmadığı, iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğu, mirasçılarından birisi tarafından yapılan satışın geçersiz olduğu, kaldı ki; katılan …’in satın aldığını iddia ettiği yeri bağımsız olarak kullanmadığı gerekçesiyle davacıların ve katılanların davalarının reddine, dava konusu taşınmazların payları oranında … mirasçıları adlarına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacılardan Hazine ve katılanlardan … tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.06.2010 tarih, 2010/5462- 8981 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda, 1988 tarihli memleket haritası ve 1985 çekim tarihli hava fotoğrafı uygulanmış olup, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafı uygulanmamıştır. Bu durumda; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman orman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor çekişmeli yerlerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bunlardan ayrı; mahkemece, 192 parsel sayılı taşınmazın 12 dönümlük bölümünün tespit maliklerinden … tarafından kadastro tespit tarihinden önce katılan …’e satıldığı, ancak iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğu, iştirakçilerin tamamının sözleşmeye katılması halinde satış sözleşmesinin geçerli olacağı ve katılanın 12 dönümlük yerde
bağımsız olarak 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle katılanın davasının reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamından Fen Bilirkişi … ve Orman Bilirkişi … tarafından ortak düzenlenen 07.07.1999 tarihli krokili raporda 192 parselin (B) ile işaretlenen 12.000 m2 yüzölçümlü bölümünün kadastro tespit tarihinden önce … tarafından katılan …’e satıldığı sabittir. Kaldı ki; çekişmeli taşınmazların 1/4’er pay itibariyle …, … Kör, Hacı Kör ve … adlarına müşterek mülkiyet şeklinde tespit edildikleri, tespit maliklerinin miras bırakanı olan babaları …’nun ise 1329 yılında öldüğü, çekişmeli yere kadastro sırasında revizyon gören 1937 tarih 94 yazım numaralı vergi kaydının dahi … adına olmayıp tespit malikleri adlarına olduğu, bu durumda iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olmadığı, müşterek mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu sonucuna varılmaktadır. Bilindiği üzere müşterek malikler paylarını diğer paydaşların onayı olmaksızın istedikleri kişiye satabilir. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Hazine, çekişmeli taşınmazların ormandan açıldıklarını iddia ettiğinden mahkemece, en eski tarihli memleket haritası ile hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi, bulunamaması halinde 2 orman mühendisi bir harita mühendisi bulunamaması halinde bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan,, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmazlar hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı, orman ağaçlarının toplumu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, tespit malikleri ve katılan … yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı;
bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, …, … ve … ile katılan … ve eklemeli zilyet/ler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde; davacılar; …, …, … ile asli müdahil davacılar … ve …’ın davalarının ve davacı Hazinenin davasının sübut bulmadığından ayrı ayrı reddine; Asli Müdahil davacı …’in, davalı …’na yönelik dava konusu 192 parsel numaralı taşınmaza ilişkin davasının kabulüne; Dava konusu Kahramanmaraş ili Andırın ilçesi Akçakoyunlu köyü 192 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile; toplam hissesinin (1614830) pay olduğu kabul edilmek suretiyle (230400) payının asli müdahil davacı … adına geri kalan kısmının tespit malikleri mirasçıları adına hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline; tapunun beyanlar hanesine 191 parsel numaralı taşınmazın üzerindeki evin …’na ait olduğuna dair şerh verilmesine, dava konusu Akçakoyunlu Köyü’ne ait 192 parsel numaralı taşınmazın batı kısmında bulunan evin …’na ait olduğuna dair, aynı taşınmazın orta kısmında bulunan evin …’ya ait olduğuna dair şerh konulmasına; dava konusu Kahramanmaraş ili, Andırın ilçesi, Akçakoyunlu köyü 191 parsel numaralı taşınmazın kadastro tespitinde olduğu gibi aynı vasıf ve mahiyette tespit malikleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro komisyon kararına itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 22.03.1974 tarihinde ilan edilerek kadastro tespit tarihi itibariyle kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece 192 parsel numaralı taşınmazın toplam hissesinin (1614830) pay olduğu kabul edilmek suretiyle (230400) payının asli müdahil davacı … adına geri kalan kısmının tespit malikleri mirasçıları adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş 191 nolu parsel yönünden ise tespit gibi tescil kararı verilmişse de kadastro hakimi düzenli sicil oluşturmakla görevli olup çekişmeli 192 nolu parsel 1614830 pay üzerinden taraflar arasında dağıtılmışsa da taraflara dağıtılan paylar toplandığında 1649280 paya denk geldiği yani 34450 pay fazla çıktığı anlaşıldığından ayrıca ölü olan tespit malikleri adına tescil hükmü kurulduğu anlaşıldığından, mahkemece ölü olan tarafların varsa veraset ilamları ve veraset belgesine esas aile nüfus kayıt örneğinin kapalı kayıtlarda gözükecek şekilde dosya içine alındıktan sonra hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 24/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.