Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13485 E. 2019/4484 K. 26.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13485
KARAR NO : 2019/4484
KARAR TARİHİ : 26.06.2019

………

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … dava dilekçesinde; 21.05.1972 tarih 178 sıra nolu tapu kaydına dayanarak 132 ada 234, 235, 236 ve 237 parsel sayılı taşınmazlarda payının bulunduğunu beyan ederek; davalı Hazine adına yapılan tespitlerin iptaliyle, hissesi oranında taşınmazların adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen ……nolu dosyasında davacılar …… dilekçeleriyle; 20.12.1976 tarih 34 sıra nolu tapu kaydına dayanarak 132 ada 234, 235, 236 parsel sayılı taşınmazlarda paylarının bulunduğunu beyan ederek; davalılar adına yapılan tespitlerin iptaliyle, hisseleri oranında taşınmazların adlarına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen …..Mahkemesinin 2005/441 E. nolu dosyasında davacı … dava dilekçesiyle; intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 132 ada 237 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tespit gördüğünü, beyan ederek; davalı Hazine adına yapılan tespitlerin iptaliyle, hissesi oranında taşınmazın adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyaları HMUK’nın 45. maddesi uyarınca mahkemesince birleştirilmiştir.
Yargılama devam ederken; …, 28.09.2009 havale tarihli dilekçesiyle; babası … tarafından dava açıldığını, ancak dava konusu yerde kendisinin zilyet olduğunu beyan ederek, davaya babası … yanında katılma isteminde bulunmuş; bu talebinin sonrasında 02.04.2012 havale tarihli dilekçesiyle davasından feragat ettiği yönünde yazılı beyanda bulunmuştur.
Davacı … 28.02.2012 havale tarihli dilekçesiyle; davasından feragat ettiği yönünde yazılı beyanda bulunmuştur.
3402 sayılı Kanun uyarınca yapılan arazi kadastosu çalışmalarında; …. parsel sayılı taşınmazlar; sırasıyla 963,59 m2 – 1.032,90 m2 – 1.103,56 m2 ve 2.207,05 m2 olarak, yine sırasıyla……, …’ün zilyetliğinde oldukları hususunda ilgili hanesine şerh verilerek, ancak belediye mücavir alanı içinde bulunduklarından imar-ihya yoluyla kazanılamayacakları sebebiyle, “fındık bahçesi” niteliğiyle, senetsiz ve belgesizden Hazine adına tespit edilmişlerdir.
……
Mahkemece; bozma öncesindeki 29/01/2007 tarihli 2005/179 E.-2007/2 K. sayılı gerekçeli kararda; Orman Yönetimi tarafından açılan davanın reddine, …’ün davasının kısmen kabulüne diğer davacı kişilerin davasının kabulüne, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin iptal edilerek 132 ada 234, 235, 236 parsellerin 1.684.800 pay itibariyle 2574 payı …, 3250 payı ……, 3250 payı …, 1.675.726 payı Hazine adına tapuya tesciline, 132 ada 237 parselin 1.684.800 pay itibariyle 2.574 payı …, 29.250 payı …, 1.652.976 payı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 18.05.2007 tarih, 2007/4837 E. – 2007/6519 K. nolu ilamı ile; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, şöyle ki; dayanak tapu kayıtlarının uygulaması yetersiz olup, davacılardan … tarafından tutunulan 21.05.1972 tarih 178 sıra nolu tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilmediği, dayanak tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediklerinin belirlenmediği, taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen iki yerel bilirkişi beyanlarında tapu kaydının çekişmeli yeri kapsadığını belirtmiş iseler de tapu kaydı uygulamasının komşu parsellerin tutanak ve dayanağı belgelerle denetlenmediği, diğer taraftan hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun şekilde düzenlenen aplikeli memleket haritasında çekişmeli taşınmazlar açık renkli orman sayılmayan alanda işaretlenmiş, ancak çekişmeli taşınmazlara komşu olan 230, 231, 232 ve zeminde bulunan diğer komşu parseller yeşil renkli alanda işaretlenmekle birlikte sözü edilen komşu parsellerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının anlaşılamadığı, bu nedenle mahkemece; davacıların tutundukları tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte yerel tapu sicil müdürlüğünden getirtilmesi, eski yazı kayıtların veya eski tarihli tapuların yerel tapu sicil müdürlüğünde bulunmaması halinde tapu ve kadastro genel müdürlüğü arşiv dairesi başkanlığından istenmesi, dayanak tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediklerinin tapu sicil ve kadastro müdürlüğünden sorulması, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen…… ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte uygulanmak suretiyle, komşu 231, 232 ve 233 parsel sayılı taşınmazların öncesinin eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planında ne şekilde nitelendirildiklerinin, orman sayılan yerlerden olup olmadıklarının belirlenmesi, komşu parsellerin dayanak belgelerinin çekişme konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdiklerinin araştırılması, davacı kişilerin tutundukları tapu kayıtlarının yerel bilirkişi yardımıyla ve fen bilirkişi marifetiyle zemine uygulanması; bilinmeyen sınırlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, bilirkişi ve tanıklardan her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğunun komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmesi, çekişmeli taşınmazların dayanak tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığının uygulama sonundaki raporda tartışılması; komşu 231, 232 ve 233 parsellerin orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi uyarınca dayanak tapu kayıtlarının miktarıyla geçerli kapsamlarının belirlenmesi, miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açıldığının düşünülmesi, çekişmeli taşınmazların keşif ve uygulama bilirkişilerin düzenleyecekleri ortak krokiye ayrı ayrı renklerle yansıtılması; yerel bilirkişi ve tarafların bildirecekleri tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğunun, kimler tarafından, ne zaman, kaç yıl ve ne şekilde tasarruf edildiğinin, tapu malikleri arasında paylaşım yapılıp yapılmadığının sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınması, yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsamadığının belirlenmesi halinde “Çoğun içinde az da vardır.” ilkesi uyarınca, bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerektiği, bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığının belirlenip, bu yolda rapor alınması; zilyetlik tanıklarının taşınmaz başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığının, kaç yıl, ne şekilde devam ettiğinin sorulup, kesin
…..
tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, usuli kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmesi neticesinde yerel mahkemece; “Her ne kadar kadastro çalışmaları sırasında dava konusu olan parsellerin Belediye mücavir alanı içerisinde kalması nedeniyle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi gereğince ……. adına tespit yapılmış ise de dosyada 29/06/2016 tarihli keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarına göre dava konusu olan parsellerin davacıların dosyaya sunmuş oldukları kök tapu kayıtlarının ve tedavüllerinin kapsamında kaldığı, paylaşların tüm parseller üzerinde tapudaki hisseleri oranında haklarının bulunduğu, dava konusu parsellerden 132 ada 234 nolu parselin …, 132 ada 235 nolu parselin …, 132 ada 236 nolu parselin…….. 132 ada 237 nolu parsellerin … tarafından kullanıldığı, yaklaşık 30-40 senedir bu kullanımın devam ettiği, zilyetliklerinin kesintisiz ihtilafsız bu zamana kadar süre geldiği, dava konusu parsellerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun orman bilirkişisi raporuyla belirlendiği, ziraat bilirkişisi raporunda ise zilyetlikle iktisap edilebilir yerlerden olduğunun belirlendiği, ayrıca davacıların dosyaya sunmuş oldukları “…….” mevkili tapu kaydının dava konusu 132 ada 234, 235, 236, 237 nolu parselleri kapsadığı, tapu kaydına dayanarak 06/04/2016 havale tarihli fen bilirkişisi ……. tarafından düzenlenen hisse yekün tablosuna göre…… ve …’ın payının ayrı ayrı 125/21600 pay olduğu, …’ün ise 375/21600 payının olduğu, tapudaki hisse durumuna göre paylaştırma yapılması gerektiği” gerekçesiyle;
1- Davacı …’ın açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine,
2- Müdahil davacı … ‘ün davasının feragat nedeniyle reddine,
3- Davacılar ……. ve …’ın …’a yönelik açmış olduğu davanın husumet nedeniyle reddine,
4- Davacılar …ve …’ın Hazineye yönelik açmış oldukları davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
5- Dava konusu ……. yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliği ile tamamı 21600 pay kabul edilerek;
125 pay ……
125 pay …,
21.350 pay Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
6- Dava konusu….. 1032,90 m² …yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliği ile tamamı 21600 pay kabul edilerek;
125 pay …..,
125 pay …,
21.350 pay Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
7- Dava konusu…yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliği ile tamamı 21600 pay kabul edilerek;
125 pay …..,
125 pay …,
21.350 pay Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
8- Davacı …’ün Hazine adına açmış olduğu davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
…..
-Dava konus……. yüzölçümü ve fındık bahçesi niteliği ile tamamı 21600 pay kabul edilerek;
375 pay …,
21.225 pay Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
9- Fen bilirkişisi …… tarafından 06/04/2016 havale tarihli sunulan raporun kararın eki sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava ve birleşen davalar; kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış olup, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp 28.12.2004- 27.01.2005 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
26/06/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.