Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13372 E. 2019/3478 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13372
KARAR NO : 2019/3478
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

…….

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi kadastro mahkemesine hitaben verilen dava dilekçesi ile tapuda davalı gerçek kişi adına kayıtlı olan…… sayılı 8125 m2 yüzölçümündeki ve tarla vasfındaki taşınmazın eylemli durumunun orman olduğunu, ancak taşınmazın orman kadastrosu sırasında 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışarısına çıkarıldığını belirterek 2/B uygulamasının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiş, kadastro mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmazın eylemli orman olduğu iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 13.04.1999 tarihinde askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 gün ve 2008/7-717 E. – 2008/722 K. sayılı kararında da değinildiği üzere en geniş anlamıyla “Kamu Malı” kavramı, Devletin veya kamu tüzel kişiliğine sahip idarelerin, kamu hizmetlerini ifa ederken kullandıkları ve yararlandıkları malları ifade etmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 16. maddesinde “Kamu Malları” başlığı altında, kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemeler bulunmakta, eş düzenlemelere 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinde (madde 641, 912) ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun (madde 715, 999) yer verilmektedir. Keza, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlara da yer verilmiştir. Kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamaz. Bunlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemez; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemezler. Kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından tapuya bağlansa bile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 931 ve Türk Medenî Kanunun 1023. maddeleri bu durumda uygulanmaz. (Y.H.G.K. 30.09.1981 gün, E: 1979/1-167, K: 1981/656, 03.12.2008 gün ve 2008/7-717-722). Bu sonuçlara bağlı olarak, Hukuk Genel Kurulunun 21.2.1990 gün ve 1989/1-700 Esas, 1990/101 Karar; 18.10.1989 gün 1989/1-419 Esas-1989/528 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; kamu malı niteliği taşıyan bir taşınmazın her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olup, bu husus o yerin özde tescile tabi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez (Y.H.G.K.’nun 26.02.2003 gün ve 2003/12-116 E., 2003/111 K.; 25.12.2002 gün ve 2002/12-1101 E., 2002/1113 K. sayılı kararları).
…….

Kamu malları özel mülkler gibi devir ve temlik edilemezler. Böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de yoktur (Y.H.G.K.’nun 11.06.2003 gün ve 2003/13-414 E. ve 2003/410 K. sayılı Kararı).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı da, 766 sayılı Tapulama Kanununun hak düşürücü süre ve kamu malına ilişkin 31 ve 35. maddeleriyle ilgili olup, içtihadı birleştirme kararı ile kamu mallarında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. 766 sayılı Kanunun 31 ve 35. maddelerine koşut düzenlemeler 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12 ve 16. maddelerinde de yer aldığına göre, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü döneminde de uygulama olanağı bulacaktır.
Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Orman Yönetimi tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile orman yönetimi arasında bir ayrım da içermemekte ise de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
Açıklanan hususlar gözetilerek mahkemece yargılamaya devam edilip, Orman Yönetiminin talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.