Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13226 E. 2018/7641 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13226
KARAR NO : 2018/7641
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekilinin 22.04.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; …,… mahallesi 189 parselde kayıtlı 67.982,69 m2 miktarındaki taşınmazın tamamı müvekkiline ait iken, satın alındıktan çok sonra taşınmazın kaydına “ormandır şerhi” konulduğu ve davalı tarafından açılan dava sonucunda, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1030 E. 09/11/2006 tarih ve 2006/354 K. sayılı kararıyla tapu kaydının iptal edilerek, derecattan geçmek suretiyle kesinleştiğini, bu nedenle uğranılan zararın telafisi için huzurdaki davayı açmak zorunda kaldıkları ileri sürülerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkemece davacının dayandığı tapu kaydının 2510 sayılı İskan Kanununa göre oluşturulduğu, bu tapulara geçerlilik tanıyan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesinin ilgili hükmü iptal edildiğinden artık iskan tapularına değer verme olanağı kalmadığı, dava konusu taşınmazın Devlet ormanı içinde kaldığı gerekçesiyle 1959 yılında yapılan arazi kadastrosunda çalışma alanı dışında bırakıldığı, iskan tapularına değer verme olanağı da kalmadığından, Devletin TMK’nın 1007. maddesi kapsamındaki kusursuz sorumluluk halinde söz edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de, kararın gerekçesi ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dosya kapsamından anlaşıldığına göre tazminata konu 189 parsel sayılı taşınmaz 1969 yılında yapılan tapulama çalışmasında 1955 tarih ve 121 nolu tapu kaydına dayalı olarak … adına tespit edilmiş, davacı ise taşınmazı 25/12/1990 tarihinde satış yoluyla edinmiştir. Taşınmazın tapu kaydına 1995 ve 2007 yıllarında orman ve 2/b şerhleri konmuş, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/03/2008 tarihinde kesinleşen 2002/1030 E. – 2006/354 K. sayılı ilamıyla taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptal edilerek, orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Davacılar tarafından dayanılan iskan tapusu bulunmadığı gibi, davacı arazi kadastrosu ile gerçek kişi adına düzenlenen tutanak sonucu oluşturulan tapu kaydına dayandığına göre, taşınmazın tapu kaydının, davacı satın aldıktan sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi karşısında, davacı mülkiyet hakkını yitirdiğinden, oluşan zararın kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve TMK’nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkak olup, işin esasına girilerek ve 6292 sayılı Kanun gereğince de taşınmazın 6292 sayılı Kanun gereğince idareden iadesinin talep edilip edilmediği araştırılarak, iade başvurusu varsa sonucunun beklenmesi, 7/4. maddeye göre iade edilmeyecek yerlerden ise bedelinin ödeneceğinin gözönünde bulundurularak, bu da olmadığı takdirde TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteminin esası hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, tazminat davasının esası hakkında 04/03/2008 tarihi itibari ile taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi vasfında olduğu belirlenmeli, arsa vasfında ise emsal metodu ile arazi ise gelir metodu ile taşınmazın değeri bilirkişi kurulu tarafından denetime elverişli raporlarla belirlenerek, oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmaldır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/11/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.