Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13182 E. 2019/3955 K. 12.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13182
KARAR NO : 2019/3955
KARAR TARİHİ : 12.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … mevkii, … mahallesi sınırları içerisinde olup; sağında Devlet ormanı, solunda … taşınmazı olan yedi dönüm büyüklüğündeki bağın, müvekkillerinin babası tarafından 1985 yılında satın alındığını, o tarihten bu yana dava konusu yerin hem babaları, hem de babalarının vefatından sonra müvekkillerince yaklaşık otuz yıldan beri nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyet olarak kullanıldığını, orman sınırları dışında bulunan, orman arazisi sayılmayan yerin … Büyükşehir Belediyesi, Hazine ya da üçüncü kişilerle de herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyan ederek; TMK’nın 713. maddesi gereğince davaya konu bağın, davacılar adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece; evveliyatı orman niteliğinde bulunan yerlerin TMK’nın 713. maddesi gereğince zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı, dava konusu edilen taşınmazın yapılan kadastro çalışmaları sırasında, orman sahası olarak tespit harici bırakıldığı, taşınmazın bulunduğu mahalde yapılan orman kadastrosu çalışmalarının 06/01/2000 tarihinde kesinleşerek dava konusu yerin orman sınır hattı dışında bırakıldığı, bu nedenle TMK’nın 713. maddesi gereğince davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetlik süresinin taşınmazın orman kadastrosunun kesinleştiği 06/01/2000 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği, ancak dava tarihine kadar yasada öngörülen 20 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle;
1-Davanın reddine,
2-Davaya konu … ili, … ilçesi, … mahallesi sınırları içerisinde kalan, fen bilirkişileri … ve …’in 15/05/2015 tarihli raporunda ve ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 5.772,49 m2 miktarındaki bağ ve bahçe vasfındaki taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunun karara ekli sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Türk Medenî Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre Orman kadastro çalışmalarına 1996 yılında başlanmış, ilan edilerek 16.01.2000 tarihinde kesinleşmiştir. Orman kadastrosu yapılıp ilan edilerek kesinleşmiş olan yerlerde; vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi amacıyla 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi kapsamında yapılan çalışmalar da ilan edilerek 07.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davaya konu taşınmaz 2/B maddesi uygulaması kapsamına girmemektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre davacı vekilince dosyasına sunulan 23.12.2015 havale tarihli dilekçeyle, davadan tüm sonuçlarıyla feragat edildiğine ve davadaki tüm taleplerden vazgeçildiğine dair beyanda bulunulduktan sonra, davacı vekili bu kez 28.04.2016 havale tarihli dilekçesiyle; davadan vazgeçildiğinin bildirilmesine rağmen mahkemece bu yönde bir işlem yapılmadığı ve davalıya vazgeçme konusunda rızası olup olmadığının sorulmadığı açıklamasıyla hükmü temyiz etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde düzenlendiği üzere davadan feragat, davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup, davaya son veren taraf işlemlerindendir. Davadan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK: 309/2). Feragat, kayıtsız ve şartsız olmalıdır, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Bu cümleden olarak; mahkemece verilen hüküm sonrasında fakat hüküm kesinleşmeden önce mahkemeye sunduğu 23.12.2015 havale tarihli dilekçesiyle davacı vekilince davadan feragat edildiğine göre, feragat beyanı konusunda karar verme yetkisinin görevli mahkemeye ait olduğu hususu değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre mahkemece karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.