Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/13133 E. 2019/3836 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13133
KARAR NO : 2019/3836
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda davalı … kayıtlı olan ve Duraliler mahallesinde bulunan, eski 1105 parsel sayılı 1144 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi hükmüne göre yapılan uygulama kadastrosu sırasında, 28135 ada 15 parsel numarasıyla ve 1180,57 m² yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı … Yönetimi, askı ilân süresi içinde, 04.11.2010 tarihli dava dilekçesiyle, yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu yapıldığını, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını iddia ederek, “Tespitin iptali ile taşınmazın orman olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tescili” istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, [Uygulama (Yenileme) kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı ve ilk kadastroda belirlenen sınırlara uyulacağı] gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu taşınmazın tapu kütüğüne aktarılmasına, sınırlarının ve yüzölçümünün düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/06/2015 tarihli ve 2015/7065 – 5407 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya, karar vermek için hazır olmadığı gibi, verilen karar da usûl ve kanuna uygun bulunmamaktadır. Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro paftalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk önce 23/6/1983 tarihli ve 2859 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanun uyarınca yapılan yenileme faaliyetleri sırasında düzenlenen kadastro tutanağına “Yenileme Tutanağı” ismi verildiğinden, yürütülen bu faaliyet uygulamada “Yenileme kadastrosu” olarak adlandırılmıştır. Bu kanun ihtiyaca cevap vermeyince, 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinde değişiklik yapılarak yenileme çalışmaları, 22. maddenin 2/a fıkrası kapsamına alınmış; bu hükmün uygulamasına esas teşkil etmek üzere hazırlanan “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” de, 29.11.2006 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 22/2-a maddesi uygulaması sırasında düzenlenen kadastro tutanağı “Uygulama Tutanağı” olarak isimlendirildiğinden, esasen yenileme kadastrosu ile önemli bir farklılık içermeyen bu çalışma, Yargıtay kararlarında “Uygulama kadastrosu” olarak adlandırılmıştır. Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine
ilişkin olarak, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek; uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarını yeniden üreterek tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılmasını sağlamak ve bu surette Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu sicilini sağlıklı ve güvenilir hale getirmektir. Uygulama kadastrosu sırasında mülkiyete ilişkin tartışmalar gündeme getirilemez ve kadastro komisyonlarınca bu konularda inceleme, değerlendirme ve tespit yapılmaz. Başka bir ifadeyle, mülkiyete ilişkin ihtilaflar, uygulama kadastrosunun konusunu teşkil etmezler. Bu nedenlerle, uygulama kadastrosunun askı ilân süresi içinde açılan davaların kadastro mahkemelerince değerlendirilebilmesi için, uygulama kadastrosunun amaç ve kapsamına uygun taleplerin ileri sürülmüş olması zorunludur. Dava, askı ilân süresi içinde açılmış olmakla birlikte talep, uygulama kadastrosunun amaç ve kapsamına uygun değilse, kadastro mahkemesi görevsiz olduğundan ve görev hususu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca uygulama kadastrosu yapılmış ve davacı … Yönetimi tarafından, askı ilân süresi içinde eldeki dava açılmıştır. Ancak dava dilekçesi incelendiğinde, davacı İdarenin davasının yenileme kadastrosuna itiraza mı, yoksa mülkiyet iddiasına mı yönelik olduğu ya da her iki istemi de içerip içermediği açıkça anlaşılamamaktadır. Mahkemece, davacı … Yönetiminden, davasını açıklaması istenmemiş; davanın kapsam ve mahiyeti kesin olarak saptanmamıştır. Davanın niteliği saptanmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre, dava mülkiyete ilişkin ise kadastro mahkemesinin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
O halde, doğru sonuca ulaşılabilmesi için yerel mahkemece, öncelikle davacı … İdaresi vekilinden, davalarının sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucu tesis edilen yeni paftaların kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı iddiasına mı, yoksa özel mülk olarak tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın vasfının orman olarak değiştirilerek Hazine adına tapuya tescili şeklinde mülkiyet iddiasına mı, ya da her iki isteme birlikte mi ilişkin olduğu açıklattırılmalıdır. Bu açıklama sonunda;
1) Dava, sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin ise, askı ilân süresi içinde açılmış olan davada kadastro mahkemesinin görevli olacağı gözönünde bulundurularak işin esasına girilmeli ve yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmeli,
2) Orman İdaresinin davasının yalnızca mülkiyet iddiasına dayalı olduğunun anlaşılması halinde, mülkiyete ilişkin ihtilafların uygulama kadastrosunun konusunu teşkil etmemesi nedeniyle davanın usûlen reddi ile mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, uygulama tutanağının ise kadastronun olağan usûle göre tamamlanması için kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmeli,
3) Davanın, hem uygulama kadastrosuna itiraza hem de mülkiyet iddiasına ilişkin bulunduğunun anlaşılması halinde; uygulama kadastrosu tespitine itiraza ilişkin dava hakkında kadastro mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmeli; mülkiyete ilişkin talep yönünden dava tefrik edilerek kadastro mahkemesinin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, görevsizlik kararı verilmesi gereken hallerde, görevli mahkemece, davacı … Yönetimi tarafından, uygulama kadastrosundan önce genel mahkemede açılıp sonuçlanan tapu iptal ve tescil davası bulunduğu da gözönünde tutulmalıdır” denilmektedir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine itiraz yönünden reddine, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca düzenlenen kadastro uygulama tutanağındaki gibi tapu siciline aynen aktarılmasına, davacı … yönetiminin dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle hazine adına tapuya tescili istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir
Dava, dava dilekçesindeki açıklamaya göre uygulama kadastrosuna itiraz ve tapu iptal ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra ilk tahdidin aplikasyonu ve sınırlandırması Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hakem sıfatıyla verdiği karar ile iptal edilen ormanların kadastrosu 1976 yılında yapılıp ekip çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, itirazları inceleyen 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri ise 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. 36 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca 1988 yılında aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapıldığına, 3402 sayılı Kanunun 22/2-A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunun kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olduğuna, tapu iptali ve tescil talebi hakkında görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 10/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.