Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/12987 E. 2019/2915 K. 24.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12987
KARAR NO : 2019/2915
KARAR TARİHİ : 24.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; … ili, … ilçesi, … köyü hudutları dahilindeki, 100 yılı aşkın süreyle murislerinin zilyet ve tasarruflarında olan yerleri, miras bırakanlarının ölümü ile kök murisin mirasçıları olarak zilyet sıfatıyla tarımsal amaçla kullandıklarını, halen de kullanmaya devam ettiklerini, ancak Maliye Hazinesiyle hiç bir ilgisi yokken dava konusu 101 ada 43 ve 60 nolu parsellerin davalı Maliye Hazinesi adına tespit ve tahdit gördüğünü, oysaki dava konusu parsellerin çevresindeki diğer parseller gibi arazi vasfını taşıdığını ve tarımsal amaçla kullanıldıklarını beyan ederek; dava konusu parsellerin davalı Maliye Hazinesi adına olan tapularının iptal edilerek, taşınmazların halen zilyedi olan ve kadastro tutanağında kullanıcı olarak gösterilen Hüseyin Boyraz’ın varisleri adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davaya konu yerin davacının murisine ait olduğu, 3-4 yıl öncesine kadar çekişmeli yerde arpa-buğday hasadı yapıldığı ve etrafının yine özel mülkiyete konu tarım arazisi olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüyle, … ili, … ilçesi, … köyü, 101 ada 43 ve 60 parsel sayılı taşınmazların davalı Maliye Hazinesi adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle, muris “Mahmut oğlu Hüseyin Boyraz” mirasçıları adına veraset ilamındaki miras payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine temsilcisince temyiz edilmiştir.
Dava; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu 101 ada 43 ve 60 sayılı parseller; 3402 sayılı Kanun kapsamında 2002 yılında yapılan kadastro tespiti neticesinde “tarla” nitelikli olarak tespit görmüştür. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları 17.03.2003-16.04.2003 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Mahkemece davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle çekişmeli taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmiş ise de taşınmazların en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki durumu incelenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz
O halde, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun
45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.