Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/12955 E. 2018/7417 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12955
KARAR NO : 2018/7417
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2006 yılından beri müteahhitlik yapmakta olduğunu,… ili, … ilçesi, … mahallesi, 5469 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın emlakçılık yapan…isimli şahıs tarafından müvekkiline tavsiye edildiğini, müvekkilinin de taşınmazı gördükten sonra almak istediğini belirttiğini, bunun üzerine …isimli şahsın taşınmazın satış vekaletnamesinin Av. … isimli bir avukatta olduğunu söyleyerek bu şahıs ile irtibata geçtiğini, yapılan görüşmeler neticesinde arsanın 260.000,00 TL bedel ile müvekkiline satılması hususunda anlaşma sağlandığını, 02/05/2012 günü emlakçı …ile … tapuya giden müvekkil avukat …’in gelmesi üzerine devir işlemlerini başlattıklarını, davaya konu taşınmazın vekaletnameye istinaden Av…. tarafından 02/05/2011 tarih ve 4831 yevmiye numarası ile müvekkiline satıldığını, müvekkilinin de bu satış dolayısıyla 02/05/2011 tarihinde Av….’ya elden 48.400,00 TL, banka yoluyla da 100.025,00 TL ödeme yaptığını, kalan bedel için de müvekkilinin …ilçesi, … mahallesinde bulunan 60 ada, 17 parsel sayılı taşınmazda bulunan hissesinin 110.000,00 TL kabul edilerek emlakçının kardeşi …’e devredildiğini, emlakçının da 110.000,00 TL bedelli senet düzenleyerek Av….’ya verdiğini, müvekkilinin taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmaz üzerine bina yaparak 6 bağımsız bölümlü kat irfiakı tesis ettiğini, 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümleri de Cuma Taş’a sattığını, müvekkilinin diğer bağımsız bölümleri üçüncü şahıslara satmak için … Tapu’ya gittiğinde 02/05/2011 tarih ve 4831 yevmiye numaralı vekaletnamenin sahte olduğunu, yapılan tescilin yolsuz olduğunu öğrendiğini, daha sonra müvekkilinin hem daire sattığı şahısların mağduriyetini engellemek hem de ticari itibarının zedelenmemesi için 29/05/2012 tarihinde taşınmazın gerçek maliki …’e 220.000,00 TL ödeyerek yapılan tescil işlemine muvafakat vermesini sağladığını, müvekkilinin zarara uğradığını, bir taşınmaz için iki kez bedel ödediğini, kusurun tapu müdürlüğünde olduğunu belirterek yolsuz tescil nedeniyle ikinci satış için ödediği bedel olan 220.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Tapu Müdürlüğüne izafeten… Muhakemat Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu somut olaydaki usulsüz işlemin noterde sahte olarak düzenlenmiş vekaletnameden kaynaklandığını, uygun illiyet bağının müvekkili idare yönünden kesildiğini, idareye bir kusur izafe edilemeyeceğini, satış sırasında müvekkili idarenin üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirdiğini, sahteliğin ortaya çıkmasından sonra da savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili idarenin tüccar olmadığı gibi söz konusu olayın da ticari ilişki sonucu doğmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; 1-Davalı … ‘a karşı açılan davanın reddine,
2- Davalı … Tapu Sicil Müdürlüğüne İzafeten… Muhakemat Müdürlüğüne karşı açılan davanın kabulü ile 220.000,00 TL’nin 29/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı tarafından ise katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
Dava TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup tapu müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğüne izafeten aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de Hukuk Genel Kurulunun 2011/9-718 E. – 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğüne izafeten Hazinenin davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukukî yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.
Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan Tapu Müdürlüğüne izafeten Hazine hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re’sen gözetilerek, davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/11/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.