Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/12432 E. 2019/1987 K. 20.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12432
KARAR NO : 2019/1987
KARAR TARİHİ : 20.03.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu …köyü 136 ada 29 sayılı parsel 1271,33 m2 yüzölçümü ve bahçe vasfıyla davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine çekişmeli taşınmazın öncesinin orman olduğunu ve bu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun ayrıca özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesine göre yapılan kadastro çalışması vardır.
Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece yapılan keşifte tespit bilirkişileri ve mahalli bilirkişilerden bazıları çekişmeli taşınmazın 10-15 yıldır, bazıları 20 yıldır davalı tarafından kullanıldığını belirtmesine rağmen mahkemece davalının parseldeki zilyetlik süresi tam olarak belirlenip bu çelişki giderilmediği gibi dosyada bulunan ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli parselin bahçe olarak kullanıldığına dair bir veri olmadığı ve bu parselin kuzeyinde bulunan 104 ada 32 sayılı ham toprak niteliğine sahip Hazine parselinin tesviyesi olarak oluşturulduğu belirtilmesine rağmen davalının zilyetliğinin süresi, şekli yeterince araştırılmadan ve çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Bu sebeple mahkemece zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerindeki) koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen mühendisi ile yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte 1990-1996 yılları arasındaki hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, belirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin hava fotoğrafları ve memleket haritalarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli;
Orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmazın bitki örtüsü ve niteliği belirlenip, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı ve çekişmeli taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip,
taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınmalı, zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’nın 259 ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden sorularak incelenmeli, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20/03/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.