Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/12254 E. 2019/3123 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12254
KARAR NO : 2019/3123
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 27/09/2011 harç tarihli dava dilekçelerinde özetle,……yüzölçümlü taşınmazın 28/06/1951 yılında tapulama ile parsel malikleri adına tespit ve tescil gördüğünü, taşınmazda davacıların murisi……hissesini 26/01/1978 tarih ve…… yevmiye numaralı işlem ile satın aldığını, taşınmazın 446867 m²’lik kısmının 1996 yılında imar düzenlemesine tâbi tutulduğunu, 106233 m²’lik kısmının ise imar düzenlemesi dışında kaldığını, 26/01/1953 tarihinde…….mahallesinde 446 ve 447 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin yapıldığını, söz konusu parsellerin de 1989 tarihinde imar düzenlemesine tâbi tutulduğunu ve teşekkül eden parsellerin ….. tarafından ortakları adına tahsis edilerek devredildiğini, 538 sayılı parselin 106233 m² yüzölçümündeki kısmının mükerrer olarak 446 ve 447 sayılı parsellerin içinde tespit ve tescil edildiğini, 446 ve 447 sayılı parsellerin daha önce 1989 yılında imar düzenlemesine tâbi tutulduğunda parsellerin bir kısım alanlarının 538 sayılı parselin bir kısım alanı ile binmeli olduğunun farkına varılmadığını, ancak 538 sayılı parselin imar düzenlemesine tâbi tutulması sırasında parsellerin birbirine binmeli olduğunun anlaşıldığını, parseller arasındaki bu binme durumu belirtilerek davacıların murisi adına tapu senedi düzenlendiğini, söz konusu kayıt geçerli olmakla beraber arazi üzerinde bir yerinin bulunmadığını, mükerrer tespit halinde kadastro tespitine ilişkin tutanağın tanzim tarihine göre tarihi önce olan kayıtların ilk kadastro olarak kabulü gerekeceğini, 446 ve 447 parsel sayılı taşınmazların mükerrerliğinin Kadastro Kanununun 22. maddesi gereğince iptal edilmesinin zorunlu olduğunu, ancak bu parsellerdeki imar düzenlemesi ile kadastro parsellerinin hukukî varlığının sona ermiş olması ve imar parsellerinin üçüncü şahıslara devredilmesi nedeniyle 22. madde uygulamasının imkanının kalmadığını, murisin satın aldığı 26/01/1978 tarihinden itibaren mülkiyet hakkından yoksun kaldığını, davacıların mükerrer kadastro nedeniyle kaybolan mülkiyet haklarından dolayı zarara uğradıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 30.000,00 TL zararın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
….. mirasçılarından……… vekili tarafından 22/11/2011 harç tarihli dava dilekçesi ile; aynı iddia ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 5.000,00 TL zararın faiziyle birlikte tahsili talebiyle açılan ve ……. sırasına kaydedilen dava eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
……. ve arkadaşları vekili tarafından 11/02/2016 harç tarihli dava dilekçesi ile; dava konusu taşınmazda müvekkillerinin murisi ….. hissesi bulunduğunu ve benzer iddia ile haklarını kullanamadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 5.000,00 TL zararın faiziyle birlikte tahsili talebiyle açılan ve ……. Hukuk Mahkemesinin 2016/67 Esas sırasına kaydedilen dava eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
…….
Daha sonra 16/05/2016 harç tarihli ıslah dilekçesi ile asıl dava için 708.043,00 TL, birleştirilen 2011/523 Esas sayılı dava için 167.135,88 TL, birleştirilen 2016/67 Esas sayılı dava için 1.112.949,54 TL tazminatın fazlaya dair hakları saklı kalarak dava tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; yetki, kesin hüküm, zamanaşımı itirazında bulunmuş, açılan davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı … için 217.859,24 TL, davacı….. için 217.859,25 TL, davacı…..için 217.859,25 TL, davacı … için 27.232,63 TL, davacı Eda Öztürk için 27.232,63 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
Birleştirilen…. Mahkemesinin 2011/523 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile davacı … için 83.567,94 TL, davacı…… için 83.567,94 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
Birleştirilen……Mahkemesinin 2016/67 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile davacı … için 204.040,75 TL, davacı …..için 92.745,79 TL, davacı …… için 204.040,75 TL, davacı …..için 204.040,75 TL, davacı…… için 204.040,75 TL, davacı……. için 204.040,75 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından ……..mahallesinde bulunan 538 parsel sayılı taşınmaz 553100 m² yüzölçümlü olarak vergi kaydı ve tapu kaydı uygulanarak 28/06/1951 tarihinde tapulama gördüğü, tapulamaya itiraz bulunmasına karşın 1953 yılında tapuya kaydedildiği, tapu kütüğünün “iktisap sureti” kısmına da “tapulama” yazıldığı, taşınmazın tutanağına yapılan itirazların ise 28.03.1972 günlü karar ile sonuçlandırıldığı, kararın temyiz edilmediği, davacıların murisleri ……’ar hisseyi 26/01/1978 tarihinde satın aldıkları,
……. parsel sayılı taşınmazın 28/06/1951 tarihinde tapulama görmesinden sonra …….mahallesinde bulunan 446 ve 447 parsel sayılı taşınmazların 26/01/1953 tarihinde yapılan tapulama sonucu hükmen 1965 yılında tapuya tescil edildiği, söz konusu taşınmazların maliki tek …… iken 1989 yılında imar düzenlemesine tabi tutulduğu,
538 parsel sayılı taşınmazın ise 1996 yılında imar düzenlemesine tabi tutulması sırasında ….sayılı parsel ile…..sayılı parsellerin binmeli olduğunun anlaşıldığı, binmeli olmayan 446867 m² yüzölçümündeki kısmının yapılan imar uygulamasına tabi tutulduğu, 106233 m² yüzölçümündeki kısmının ise imar düzenlemesi dışında bırakılarak 538 sayılı parsel olarak tarla vasfıyla tapuya kaydedildiği ve halen aynı şekilde kayıtlı olduğu, davacı yanın tazminat isteminin bahsi geçen 106233 m² yüzölçümündeki yere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
Şöyle ki; dosya aslı kapsama alınan …..sayılı dava dosyasının incelenmesinden, davacıların murisi ….. ve 447 sayılı parselin de maliki olan …. aleyhine hissedarı oldukları ……sayılı taşınmaza ilişkin müdahalenin men-i ve kal istemli dava açıldığı, yargılama aşamasında 538 parsel sayılı taşınmazın 106233 m²’lik kısmının….. ve 447 sayılı parsele binmeli olduğunun anlaşılması üzerine mahkemece davacılara tapu iptali ve tescil davası açmak üzre süre verildiği, birleştirilen……. 1997/819 E. sayılı dosya ile davacıların murisi Kadir …… de içinde yer aldığı davacılar tarafından 22.12.1997 tarihli dilekçe ile kooperatif ve
……
Hazine aleyhine 538 sayılı parselin tapu kaydına binmiş ve yanlış olarak tespit ve tescil edilmiş davalı kooperatif adına olan 446 ve 447 sayılı parsellerin (imar gördüğünde bu kadastral çaplara tekabül eden imar çaplarının) 106233 m²’lik tapu kaydının tapu iptali ve adlarına tescili, bu mümkün olmaz ise 106233 m²’lik kayıpları sözkonusu olacağından yanlış kadastral tespiti yaparak zararlarına sebep olan tapu kadastro genel müdürlüğünden bu kısmın bugünkü rayiç bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi istemli dava açıldığı, birleşme sonrasında mahkemece 25/11/1999 günlü karar ile asıl dava ve birleştirilen tapu iptal ve tazminata ilişkin davaların reddine karar verildiği, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01/03/2000 gün ve 2000/2218 E. – 2000/2310 K. sayılı karar ile hükmün onandığı, davacı şirket vekili ve bir kısım davacıların kararın düzeltilmesi taleplerini inceleyen Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09/04/2015 gün ve 2014/20607 E. – 2015/5203 K. sayılı karar ile 15 günlük yasal karar düzeltme süresi geçmiş bulunduğundan karar düzeltme isteğinin reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Kesin hüküm HUMK’nın 237. maddesinde (HMK’nın 303. maddesi) düzenlenmiştir. Kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için davanın taraflarının, konusunun (müddeabihinin) ve dava sebeplerinin yani davada dayanılan vakıaların aynı olması gerekir. Kesin hüküm, davanın taraflarını, cüzi ve külli haleflerini (akdi ve ırsi ardıllarını), bağlar.
Yukarıda anlatıldığı üzere, davacıların murisi …… tarafından kooperatif ve Hazine aleyhine binmeli olan 106233 m²’lik kısma ilişkin olarak tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise tazminat istemli dava açıldığı, mahkemece 25/11/1999 günlü karar ile davaların tamamının reddine karar verildiği, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01/03/2000 gün ve 2000/2218 E. – 2000/2310 K. sayılı karar ile hükmü onadığı, kararın düzeltilmesi isteğinin Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09/04/2015 günlü kararıyla reddedildiği, bu şekilde kesinleşen aynı alana ilişkin tazminat davasına ilişkin hükmün taraflar yönünden HMK’nın 303. maddesi uyarınca kesin hüküm teşkil ettiği tespit edilmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, taraflar arasında görülen eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.