Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/11886 E. 2016/12114 K. 13.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11886
KARAR NO : 2016/12114
KARAR TARİHİ : 13.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. … ile diğer taraftan davacı … vekili Av. … ile … ve arkadaşları vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …. mirasçıları ve …. mirasçıları vekili, 08/09/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile davacılara ait …., … köyü 889 parsel sayılı 20.000 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkında, Hazine tarafından kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla açılan …. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/71 sayılı dosyasının derdest olduğunu, taşınmazın kaydında bu yönde bir şerh olmadan taşınmazın satın alındığını, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 22/02/2016 tarihinde harçlandırdığı dilekçesiyle, … mirasçıları için dava değerini 596.000,45.-TL; …. mirasçıları için 297.999,70.-TL olarak ıslah etmiştir.
Birleşen 2014/851 sayılı dosyaya verilen 07/11/2014 tarihli dilekçe ile tapu maliki … mirasçıları ile … mirasçıları için aynı nedene dayalı olarak açılan tazminat davasında 25.000.-TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, daha sonra 19/02/2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile 297.999,70.-TL olarak dava ıslah edilmiştir.
Birleşen 2014/835 sayılı dosyaya verilen 27/10/2014 tarihli dilekçe ile tapu maliki … için aynı nedene dayalı olarak açılan tazminat davasında 10.000.-TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, daha sonra 22/02/2016 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile 292.999,70.-TL olarak dava ıslah edilmiş, bu arada asliye hukuk mahkemesinin 2013/71 sayılı dosyasında davanın kabulü yolunda verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle, ıslah edilen değerler için tapu iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği 16/11/2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi istenmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile asıl davada;
Davacılar …. mirasçıları) …, …… ve …’un davasının kabulü ile; toplam 596.000,45.-TL’nin 5.000,00.-TL’sinin tapu iptal kararının kesinleştiği 16/11/2015 tarihinden itibaren; ıslah ile artırılan 591.000,45.-TL’sinin ise 22/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte;
Davacılar… mirasçıları) …, … ve …’nın davasının kabulü ile, toplam 297.999,70.-TL’nin 5.000,00.-TL’sinin 16/11/2015 tarihinden itibaren; ıslah ile artırılan 292.999,70.-TL’sinin ise 22/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte;
Birleşen 2014/835 Esas sayılı davada;
Davacı ……’in davasının kabulü ile; toplam 297.999,70.-TL’nin 5.000,00.-TL’sinin 16/11/2015 tarihinden itibaren; ıslah ile artırılan 292.999,70.-TL’sinin ise 22/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte;
Davacı ….in davasının kabulü ile; toplam 297.999,70.-TL’nin 5.000,00.-TL’sinin 16/11/2015 tarihinden itibaren; ıslah ile artırılan 292.999,70.-TL’sinin ise 22/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte;
Birleşen 2014/851 Esas sayılı davada;
Davacılar (… mirasçıları) …, …, …, … ve …’nun davasının kabulü ile; toplam 297.999,70.-TL’nin 25.000,00.-TL’sinin 16/11/2015 tarihinden itibaren; ıslah ile artırılan 272.999,70.-TL’sinin ise 19/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte;
Davacılar (… mirasçıları) …, …, …’nın davasının kabulü ile; toplam 297.999,70.-TL’nin 25.000,00.-TL’sinin 16/11/2015 tarihinden; ıslah ile artırılan 272.999,70.-TL’sinin ise 19/02/2016 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara miras hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 17.02.2016 tarihli ek rapora göre; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilmek ve emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle, tapu iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği 16.11.2015 tarihi itibarıyla hesaplanan değer üzerinden karar verilmiş ise de; hükme esas alınan rapor dosya kapsamına uygun değildir.
Hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı Hazine sorumludur. Buna göre, davalı Hazinenin sorumlu bulunduğu tazminat miktarı belirlenirken, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunludur. Zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da o miktarda olmalıdır (HGK’nın 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. 125 K., 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 427 K., 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E /668 K. sayılı ilamları).
Bu açıklama ışığında; bilirkişilerce taşınmazın niteliği arsa olarak vasıflandırılmış ise de; belediyeden gönderilen yazıda, taşınmazın imar planında yapılaşma yasağı kapsamında, doğal karakteri korunacak kıyı şeridinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı, her davanın açıldığı zamandaki şartlara göre değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda davanın açıldığı 05.09.2014 tarihinde henüz ortada iptal edilmiş bir tapu kaydı bulunmamaktadır, tapu kaydı tazminat davasının devamı sırasında iptal edilerek kesinleştiğine göre, bu dava için değerlendirme tarihi dava tarihi olmalıdır.
Bakanlar Kurulunun Yargıtayca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde kabulü için, uygulama imar planı (1/1000 ölçekli) ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması esastır. Aynı karara göre, imar planı içerisinde yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan meskûn yerler arasında bulunması gerekir. Taşınmaz belediye nazım imar planı (1/5000 ve daha büyük ölçekli) içinde ise, YİBBGK’nın 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu
plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım imkanları, belde merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma durumu da değerlendirilmelidir. Buna göre, karara dayanak alınan bilirkişi raporu; tazminata konu taşınmazın değerinin ve niteliğinin ne olduğunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, özellikle taşınmazın belediye hizmetlerinin hangilerinden yararlandığı, etrafının meskûn olup olmadığı, taşınmazın mevcut durumu itibari ile kullanım şekli, üzerinde bina bulunup bulunmadığı, konumu, sokağa – yola olan cephesi, önemli merkezlere uzaklığı, üzerinde yapılaşmaya ilişkin olarak imar durumu gibi hususların ve mahkeme hâkimince yapılacak gözlemin ayrıntılı şekilde düzenlenecek keşif zaptına geçirilmesi, değişik açılardan fotoğrafları çektirilerek onaylanıp dosyaya konulması ve taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespiti gerekir. Buna göre, taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 05.09.2014 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmalı, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Taşınmazın niteliği arazi olarak belirlendiği takdirde ise; sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek; varsa üzerindeki mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınmak suretiyle, gerçek zarar saptanmalı, davacıların hükmü temyiz etmemelerinden kaynaklanan usulü kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine 13/12/2016 günü oybirliği ile karar verildi.