Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/11530 E. 2019/639 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11530
KARAR NO : 2019/639
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, 24.04.2009 tarihli dilekçesiyle; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyü, … Deresi, (… önü) mevkiinde bulunan müvekkillerine ait taşınmazın yörede 1975 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit harici bırakıldığını, ancak söz konusu taşınmazın müvekkillerinin murislerine ait kadastro öncesi oluşan Mayıs 1965 tarih ve 2 sıra ile Kasım 1971 tarih 11 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında olduğu halde … Yönetiminin taşınmazı … sınırlandırması içine alarak ağaçlandırmaya çalıştığını ileri sürerek, dava konusu yer ile ilgili … sınırlandırmasının iptali ile taşınmazın miras hisseleri oranında müvekkilleri adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacılar tarafından kullanılmadığı ve … sayılan yer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.10.2014 tarihli ve 2014/6477 E. 2014/8506 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu … köyünde 14/02/2007 tarihinde, … kasabasında ise 06/06/2007 tarihinde ilân edilerek kesinleşen … kadastrosunda, taşınmazın … kasabası sınırları içinde kalan bölümünün … alanı içinde, … köyü sınırları içinde kalan bölümünün ise … alanı dışında bırakıldığı, her iki köyde de 1975 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda dava konusu taşınmazın … köyü sınırları içinde kalan bölümü taşlık olarak, … kasabasındaki bölümünün ise … olarak tapulama harici bırakıldığı, bilirkişi raporundaki taşınmazın … sayılan yerlerden olduğunun tespitine dair görüşün aksine 1957 ve 1987 tarihli memleket haritalarında dava konusu taşınmazın açık alanda kaldığının anlaşıldığı, hava fotoğraflarının incelenmediği, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının getirtilip uygulanmadığı belirtildikten sonra davacıların dayandığı tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile hava fotoğrafları, memleket haritası ve varsa amenajman planı getirtilip bilirkişi marifetiyle taşınmazın niteliğinin tespiti ve davacıların zilyetlik durumu belirlenerek hüküm kurulması gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan … kadastrosuna itiraz ve Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu … ve … köylerinde dava tarihinden önce, olmak üzere … köyünde 14/02/2007 tarihinde, … kasabasında ise 06/06/2007 tarihinde ilân edilerek kesinleşen … kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmazın … kasabası sınırları içinde kalan bölümü … alanı içinde, … köyü sınırları içinde kalan bölümü ise … alanı dışında bırakılmıştır. Genel arazi kadastro işlemi ise her iki köyde de 1974 yılında yapılıp, 1975 yılında ilân edilerek kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın … köyü sınırları içinde kalan bölümü taşlık olarak, … kasabasındaki bölümü ise … olarak tapulama harici bırakılmıştır.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiş ise de bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiş, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafındaki konumu ve kullanım durumu belirlenmemiş, davacıların dayandığı tapu kaydı sınırları yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorularak uygulanmamış, dört sınır itibarıyla taşınmaza uyup uymadığı saptanmamış, yine taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, dava tarihine kadar kim tarafından ne şekilde tasarruf edildiği ve kullanımın ne sıfatla olduğu açıkça belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, davacıların dayandığı Mayıs 1965 tarih 2 sıra numaralı ve Kasım 1971 tarih 11 sıra numaralı tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokileri, dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli hava fotoğrafı ile en eski tarihli hava fotoğrafından üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve … Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman … mühendisleri arasından seçilecek bir … mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi … olan bir yerin üzerindeki … bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt … toprağının … sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dayanak tapu kayıtları yöntemince yerel bilirkişi ve harita mühendisi bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişiden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 21 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli ve harita mühendisi bilirkişiye tapu kaydının sınırları itibariyle kapsadığı alanı ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını ayrı ayrı gösteren ayrı renkli kalemlerle işaretli müşterek imzalı kroki düzenlettirilmeli; asıl taşınmazın kapsamı, … veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilme ve dayanak tapu kaydının eski tarihli resmî belgelerdeki nitelendirilmesine göre 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukukî geçerliliğini yitirip yitirmediği değerlendirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın … sayılan yerlerden olmadığı ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde, davacının zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; taşınmazın ne kadar zamandır boş vaziyette olup kullanılmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tesbit edilmeli, taşınmazın öncesinde ne şekilde tasarruf edildiği ayrıntılı biçimde açıklattırılmalı, taşınmaz üzerinde taraflar yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazda zilyetlik koşulları oluşmuş ve iradi terk söz konusu değil ise 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve daha sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ve davalı … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05.02.2019 günü oy birliği ile karar verildi.