Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/11286 E. 2017/4672 K. 29.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11286
KARAR NO : 2017/4672
KARAR TARİHİ : 29.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

… köyünde bulunan 108 parsel sayılı 16,450 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Şubat 307 yoklama 29 nolu kayıttan gelen Ocak 1943 tarih 22 sayılı tapu kaydı, 754 tahrir sayılı vergi kaydı, tapu dışı satın alma ve paylaşma nedeniyle, 30.07.1963 tarihinde yapılan arazi kadastrosu sırasında tarla ve çalılık niteliğiyle İsa Aydın adına tespit edilmiş, 15.07.1967 – 14.08.1967 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş, halen İsa Aydın mirasçıları adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı Hazine vekili, 05.04.2007 günlü dilekçesi ile taşınmazın eylemli orman olduğunu, memleket haritası ve hava fotoğraflarında da ormanlık alanda kaldığını, orman sayılan yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek tapu kaydının iptalini ve taşınmazın orman olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmektedir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz hakkında daha evvel Orman Yönetimi tarafından açılıp taşınmazın orman sayılan yerlerden olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/12/1970 tarih 1968/839- 1970/1195 sayılı kararı ile yine … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/09/2005 tarih 2004/487- 2005/336 sayılı kararlarına konu olduğu; bu kararların taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı konusunda kesin hüküm niteliği taşıyıp Hazine yönünden de bağlayıcı bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/07/2011 tarih ve 2011/6962 E. – 2011/9144 K. sayılı kararıyla hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ” Mahkemece kesin hükmün varlığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü gibi yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/839 Esas, 1970/1195 Karar sayılı dava dosyasında Orman Yönetimi tarafından çekişmeli parselle ilgili olarak tapu iptali ve tescil ile el atmanın önlenmesi davası açılmıştır. Sözü edilen dosyada Hazine taraf olmadığından kararın Hazineyi bağlayıcı yönü söz konusu değildir. Anılan dava dosyasında Orman Bakanlığından taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı sorularak alınan cevap gereğince hüküm kurulmuş, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmamıştır.

Yukarıda izah edilen tüm bu olgular yanında Hazinenin davası, taşınmazın öncesi itibarıyla orman sayılan yerlerden olduğu ve 4999 sayılı Kanun gereğince orman olarak sınırlandırılması gereken yerlerden olduğu iddiaları ile açılmıştır. 6831 sayılı Kanunun 7 maddesini değiştiren 4999 sayılı Kanunun 3 maddesindeki “…….. evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların…………. orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2’nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü ile 02/09/1986 gün ve 192095 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik ve bu yönetmelikteki hükümlere paralel hükümler getiren 15/07/2004 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26/h maddesindeki “Herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar orman kadastro komisyonlarınca devlet ormanı olarak sınırlandırılır.” hükümleri karşısında da söz konusu mahkeme kararının Hazineyi bağlamayacağı açıktır. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/ 487 Esas, 2005/ 336 Karar sayılı dava dosyasında da yine Hazine taraf değildir ve 1968/839 Esas, 1970/1195 Karar sayılı karar dayanak yapılarak hüküm oluşturulmuştur. ” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile; … ilçesi, … köyü, 108 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman alanlarından olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 27/02/1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve davacı Hazinenin davasının kabulü yolunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A ve 17. maddeleri ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri uyarınca çekişmeli taşınmazın tapu maliki olan davalı taraf aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden davalı taraf aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2., 3. ve 4. bendleri kaldırılarak, bunun yerine “6099 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı Hazine üzerinde bırakılmasına” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 29/05/2017 günü oybirliği ile karar verildi.