YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11235
KARAR NO : 2016/12115
KARAR TARİHİ : 13.12.2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden … ve arkadaşları vekili Av. … ile diğer taraftan davalı Hazine vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 25.08.2006 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri … köyü, … mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu belirterek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.05.2009 gün ve 2009/5941 – 7385 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava, tapulama dışı bırakılan taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak tescili istemine ilişkin olup, mahkemece taşınmazın … Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Kesinleşen tahdit haritası ile eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasının uygulanması ve taşınmazın orman olup olmadığı ve hukuki durumunu belirleme görevi uzman orman mühendisi bilirkişiye ait olduğu halde; davacıların uzman orman mühendisi ve ziraat bilirkişi dinlenmesi yönündeki itirazları da kabul edilmeyerek bu konuda uzman olmayan fen bilirkişi tarafından düzenlenen rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu nedenle; taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığının, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğunun eski tarihli ve dava tarihinden 15-20 yıl önceki resmi belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi gerekir” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce, 1985 yılında yapılıp 09/05/19986 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 1958 yılında yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve çekişmeli taşınmazlarda zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1350.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 13/12/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.