Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/11208 E. 2019/420 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11208
KARAR NO : 2019/420
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, … köyü 148 ada 7 (eski 413) parsel sayılı 30.300 m² yüzölçümündeki taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, ancak, kesinleşen … sınırı içinde kaldığını iddia ederek, tapu kaydının iptalini ve … niteliğiyle … adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazın 3573 sayılı Kanuna göre zeytincilik parseli olarak tahsis edilmiş … sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/12/2013 tarih ve 2013/10169 – 2013/11427 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazın, yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1944 yılında yapılan ilk … kadastrosu sırasında ölçülmediği, 1983 yılında herhangi bir nedenle daha önce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosunu yapan komisyon tarafından (B) işaretli 4587 m2 taşınmaz bölümünün “üzerindeki ağaç varlığının 1942 yılında da var olduğu” tutanağa geçirilmek suretiyle “… Çam Ormanı” olarak sınırlandırıldığı ve bu işlemin 1983 yılında kesinleştiği, dava konusu yerin daha önce 1971 yılında 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu gereğince 150 numaralı zeytincilik parseli olarak … adına tahsis edildiği ve sonradan … köyü, 413 sayılı parsel olarak tapuya tescil edildiği, daha sonra da … köyü sınırları içinde kaldığının anlaşılması üzerine aynı niteliklerle … köyü, 1409 sayılı parsel olarak tapuya tescil edildiği, 2001 yılında paftaların yenilenmesi sırasında 148 ada 7 parsel numarasını aldığı, (B) bölümünde delice ve kızılçam ağaçlarının bulunduğu, eğimin % 30 – 35 olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar, 6831 sayılı Kanunun …/I maddesi hükmü gereğince 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis ve temlik edilen zeytinliklerin … sayılmayacağı öngörülmüşse de, taşınmaz, 1971 yılında zeytincilik tapusunun oluşumundan sonra, 1983 yılında kısmen … sınırı içine alınmış ve tapu maliki olan davacı tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen süreler içinde … kadastrosuna itiraz edilmemesi nedeniyle (B) bölümünü … sınırı içinde bırakan bu işlem kesinleşmiştir. Açıklanan hususlar gözetilerek halen kesinleşmiş … sınırı içinde kalmaya devam eden (B) bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile 148 ada 7 numaralı parselin 09/09/2013 tarihli … ve … isimli bilirkişilerce hazırlanan ek raporda (B) harfi ile gösterilen kısmın davalı adına olan tapusunun iptal edilerek … vasfı ile … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen … sınırı içinde kalan taşınmazın tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1983 yılında kesinleşen daha önce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve aplikasyon ile 18/02/1950 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu ve 2001 yılında 2859 sayılı Kanuna göre yapılan pafta yenileme çalışması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/01/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.