Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/11094 E. 2019/154 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11094
KARAR NO : 2019/154
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılardan … ve … ile davalılar … Yönetimi ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar asliye hukuk mahkemesine verdikleri dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdikleri … ilçesi, … mahallesinde bulunan taşınmazların, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili ve davalı gerçek kişilerin elatmalarının önlenmesini istemişlerdir. Dava sırasında bölgede yapılan arazi kadastrosu çalışmaları sırasında çekişmeli yerler hakkında 517, 518, 521, 523, 541 ve 542 parsel sayıları verilerek kadastro tutanağı düzenlenince dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece; davanın kabulüne ve … mahallesi 517, 518, 521, 523, 541 ve 546 sayılı taşınmazların fındık bahçesi, tarla ve kargir ev niteliğiyle davacılar adına payları oranında tapuya tescillerine karar verilmiş, hükmün davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 10.05.2012 gün ve 2012/5719 E. – 2012/7031 K. sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında “Mahkemece; dava konusu taşınmazlar hakkında malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit tutanağı düzenlendiğine göre, 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tespit tutanağında yazılı hak sahipleri arasında yer alan davacıların kardeşi … ile taşınmazların öncesi fundalık ve … iken davacılar tarafından bahçe haline getirildiği iddiası gözetildiğinde … yanında … Yönetiminin de davaya dahil edilip, husumet yaygınlaştırılıp taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince taraflarca gösterilecek delillerle birlikte lüzum görülen diğer deliller de toplanarak taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği halde … ile … Yönetimi davaya dahil edilmeden, … mühendisi, ziraat mühendisi ve taşınmazların batısında Abdal Deresi bulunduğundan jeolog bilirkişi ile tanık dinlenmeden, yalnızca yerel bilirkişi beyanları ve fen bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede daha önce … tahdidi yapılıp yapılmadığı da anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılmamıştır. Tahdit yapılmışsa; kural olarak, bir yerin … olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Ancak, bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanun hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarını belirlemiş olup; bu kanuna göre, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, sınır dışında kalan taşınmazların … niteliğini ve hukukî durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların … olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanunlara göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun …. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla iadeye tâbi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle … ile … Yönetimi davaya dahil edilip husumet yaygınlaştırılmalı, taşınmazların bulunduğu bölgede … kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, … sınırlandırılması 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınarak yapılmış ve kesinleşmiş ise, haritası uygulanmak suretiyle; sınırlandırma, 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyor ise veya … sınırlaması kesinleşmemiş ya da sınırlandırma hiç yapılmamışsa, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980’li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, yüksek … mühendisi, fen elemanı aracılığıyla çekişmeli taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanması, öncesi … olan bir yerin üzerindeki … bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt … toprağının … sayılan yer olduğu düşünülmesi, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı bulunmadığının gözetilmesi, … kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman … bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmesi, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, yapılacak araştırma sonucu taşınmazların … sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, ziraat mühendisi ve jeolog bilirkişi aracılığıyla taşınmazın kültür arazisi niteliğinin belirlenmesi, komşu parsel tutanaklarında dava konusu taşınmazın nasıl nitelendirildiğinin ve davacıların zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulup … ve … Yönetimi davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazlardan,
517 (yeni 397 ada 32) parsel sayılı 2689,45 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının,
518 (yeni 397 ada 33) parsel sayılı 1643,94 m² yüzölçümlü taşınmazın bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 691,47 m²’lik bölümünün,
521 (yeni 397 ada 37) parsel sayılı 3621,46 m² yüzölçümlü, taşınmazın bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 2334,39 m²’lik bölümünün,
523 (yeni 397 ada 38) parsel sayılı 3401,83 m² yüzölçümlü taşınmazın bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 2245,10 m²’lik bölümünün,
542 (yeni 401 ada 41) parsel sayılı, 2234,84 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının kadastro tutanaklarının iptaliyle taşınmazların fındık bahçesi niteliğiyle, mirasçı gerçek kişiler adına miras payları oranında,
518 (yeni 397 ada 33) parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 952,47 m²’lik bölümünün,
521 (yeni 397 ada 37) parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 1287,07 m²’lik bölümünün,
523 (yeni 397 ada 38) parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 1156,73 m²’lik bölümünün,
541 (yeni 401 ada 42) parsel sayılı 2149,95 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının kadastro tutanaklarının iptali ile taşınmazın fındık bahçesi, … vasfıyla … adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılardan … ve … ile davalılar … Yönetimi ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tescili ve elatmanın önlenmesi istemiyle açılmış, dava sırasında arazi kadastrosu yapılınca kadastro tespitine itiraza dönüşmüştür.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre davanın kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dava konusu taşınmazlarla ilgili hüküm kurulurken kadastro tespitinin iptali yerine kadastro tutanaklarının iptaline karar verilmiş olması ve ayrıca gerekçe kısmında dava konusu 541 (yeni 401 ada 42 parsel) parsel sayılı taşınmazın … niteliğinde olduğu belirlenerek hüküm kısmında da bu parselin … adına tespitine karar verilirken hem fındık bahçesi hem de … niteliği ile … adına tescili şeklinde hüküm kurulması doğru değil ise de bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının …-(A), (B), (C), (D), (E), (F) numaralı bentlerinde yer alan “kadastro tapulama tutanaklarının iptali” ibarelerinin çıkarılarak yerlerine “kadastro tespitinin iptaline” ve hüküm fıkrasının …-(F) bendinde yer alan “fındık bahçesi vasfı ile” ibaresinin çıkarılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.