Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10804 E. 2017/3946 K. 03.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10804
KARAR NO : 2017/3946
KARAR TARİHİ : 03.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili 15/09/2004 havale tarihli dilekçesinde, …. köyü, Köyiçi mevkiinde bulunan, sınırlarını bildirdiği yaklaşık altı dönüm taşınmazın uzun yıllardan beri davacının zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla, taşınmazın müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, Karasu ilçesi, …. köyü, …mevkiinde bulunan 4259,30 m²’lik tarla vasfındaki taşınmazın davacı … tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca kadastro sırasında tescil harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1952 yılında yapılan orman tahdidi, 1744 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28/11/1977 tarihinde ilân edilen önceden tahdidi yapılmayan yerlerde orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre 1992 yılında önceden tahdidi yapılmayan yerlerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışması vardır.
Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1966 yılında yapılmış ve kesinleşmiş, taşınmaz Devlet ormanı vasfıyla tespit harici bırakılmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre orman sayılmayan yerlerden olduğu ve tarım alanı olarak 30 yılı geçkin süredir davacının kullanımında ve zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile taşınmazın davacı … tesciline karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma taşınmazın davacı … tescili için yeterli değildir.
Şöyle ki; mahkeme tarafından yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi dava konusu taşınmazın davacının babasına ait iken ölümü sonrasında mirasçıları arasında yapılan taksimde davacıya isabet ettiğini, 30 yıldır davacının kullanımında olan taşınmazın ev ve arsa olarak kullanıldığını, zirai amaç ile kullanılmadığını beyan etmesine rağmen hükme esas zirai bilirkişi raporunda taşınmazın 40-45 yıldır kesintisiz olarak, belirlenemeyen uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanıla geldiği ve kuru marjinal tarım arazisi olduğu belirtilmiş, orman bilirkişi raporunda ise taşınmazın tarla olarak kullanıldığı rapor edilmiştir. Mahkemece mahalli bilirkişi beyanları ile teknik bilirkişi raporları arasında taşınmazın kullanım şekli ve niteliği hususunda oluşan bu çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmuştur. Bunun yanı sıra, yörede yapılan orman kadastrosu ve 2. madde uygulamaları sırasında ziraat alanında bırakılan dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığını hususu dosya kapsamında netlik kazanmamıştır. Bu haliyle mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
O halde; mahkemece, taşınmazın bulunduğu yere ilişkin en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile davanın açıldığı 15.09.2004 tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, (1984-1989’lu yıllara ait, yok ise 1974

ve sonraki yıllara ait) bulunduğu yerlerden istenerek, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve önceki bilirkişiler dışında ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılarak, getirtilen belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması o yerin kişi adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, taşınmazın kimin tarafından hangi sürelerle kullanıldığı, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğini ne şekilde kimin adına sürdürdüğü, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, 1984-1989’lu yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı; taşınmazın imar planı kapsamına alınmış ise alındığı tarihe kadar davacı gerçek kişi tarafından 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edildiği kanıtlandığı takdirde zilyetlik hukukî sebebine dayalı olarak taşınmaz edinilebileceği gözetilmeli bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.