Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10687 E. 2017/4349 K. 15.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10687
KARAR NO : 2017/4349
KARAR TARİHİ : 15.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dilekçesinde, davalı … adına tapuda kayıtlı Yoncalı köyü 101 ada 63 ve 43 sayılı orman parseli ile 101 ada 345 sayılı ham toprak olarak kayıtlı taşınmazlar içerisinde kalan ve yararına zilyetlikle edinme koşulları oluşan taşınmazlarına ilişkin … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava konusu 101 ada 43 sayılı parselin tamamı ile fen bilirkişisi …’ın 20/11/2013 tarihli rapor ve krokisinde 101 ada 345 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 6321,99 m2, 101 ada 63 sayılı parselin (C) harfi ile gösterilen 9979,44 m2 ve (D) harfi ile gösterilen 3777,48 m2’lik kısmının tapu kayıtlarının iptali ile davcı adına Tapuya kayıt ve tesciline, 101 ada 63 sayılı parselin (B) ile gösterilen 2938,15 m2’lik kısmına yönelik açtığı davanın reddine tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılıp kesinleşmiştir.
Mahkemece imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyleki; mahkemece dava edilen taşınmazlara komşu 101 ada 30, 34, 44, 53, 54, 56, 57, 58 ve 59 sayılı parsellerin kadastro tutanak suretleri dosya kapsamına alınmış, kadastro tutanaklarından taşınmazların dava konusu olduğunun anlaşılmasına rağmen tapu kayıtları dosya kapsamına alınmamıştır. Dairenin 30.10.2014 tarihli iade kararı ile taşınmazların tapu kayıtları davalı olan parsellerin dava dosyalarının bu dosya içine konulması istenmiş, iade sonrası dosya kapsamına alınan tapu kayıtlarından ise taşınmazların hükmen orman vasfıyla … adına tescil edildiği halde oluşumuna esas teşkil eden dava dosyalarının getirtilmediği görülmüş, bu nedenle 23/12/2015 tarihli 2. iade kararı ile yeniden tapu kayıtlarının oluşumuna esas teşkil eden dava dosyalarının bu dosya içine konulması istenmesine rağmen iade gereği yerine getirilmemiştir. Ayrıca, Ulusal Yargı Ağı Bilişim sisteminde (UYAP) yapılan sorgulamada dava dışı … tarafından çekişmeli taşınmaza komşu 101 ada 45 sayılı parselin adına tescili istemiyle açtığı davada,… Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulü ile taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği ve temyiz üzerine bu kararın Dairece bozulduğu görülmüştür (Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/10/2014 gün 2014/16 – 2014/345 sayılı kararı – Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/12/2015 gün ve 2015/4235 – 12532 sayılı kararı).
Yukarıda verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere, dosya kapsamında, mahkemece dava

konusu taşınmazlara komşu taşınmazlar hakkında yeterli araştırma yapılmamış, parsel tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, bu parseller hakkında görülmekte olan dava bulunup bulunmadığı araştırılmamış, taşınmazların tesciline esas teşkil eden dava dosyaları bu dosya içine alınarak yapılan keşifte ve yargılama esnasında nazara alınmamıştır.
Bunun yanı sıra; dosya kapsamında aslı yer alan… Kadastro mahkemesinin 2004/155-2005/19 sayılı dava dosyasının incelenmesinde; dava konusu 101 ada 43 parsel sayılı taşınmazın 2003 yılında yapılan kadastro sırasında dava dışı Mehmet Özdemir adına tarla vasfı ile tesbit edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan tespite itiraz davası sonunda… Kadastro mahkemesinin 10.02.2005 günlü kararı ile taşınmazın orman vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 23.05.2005 tarihinde kesinleşmesi sonrasında taşınmazın orman vasfı ile tescil edildiği,… Kadastro mahkemesinin 2004/155-2005/19 sayılı dosyası kapsamında 28.04.2004 günü yapılan keşifte dinlenen mülk bilirkişisinin dava konusu taşınmazın davalı- tespit maliki Mehmet Özdemir’e atalarından miras kaldığı ve davalı tarafından uzun zamandan beri kullanıldığını beyan ettiği, temyize konu eldeki dosyada 18.11.2013 günü yapılan keşifte ise dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazın evveliyatında davacının babası Hacı Erol’a ait iken sağlığında çocukları arasında yaptığı taksim neticesinde dava konusu taşınmazın davacıya isabet ettiği, taşınmazın evveliyatından beri tarım arazisi olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Mahkemece taşınmazın evveliyatı ve zilyedinin kim olduğu hususunda dosya kapsamındaki bu çelişki giderilmemiş, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tereddüte neden olunmuştur. Bu haliyle, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.
Bu nedenlerle; mahkemece, öncelikle dava edilen taşınmazlara komşu parsellerin tamamının kadastro tespit tutanak örnekleri ile tapu kayıtlarının ve varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları ile davalı iseler dava dosyaları, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise ilgili dava dosyaları getirtilmeli ve önceki bilirkişiler dışında halen …. Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru, bir ziraat yüksek mühendisi ile yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılarak dosyada yer alan hava fotoğrafları ve memleket haritaları da çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazların ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ile hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, keşifte yerel bilirkişiler yanında varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; taşınmazlar üzerinde yer alan ağaçların yaşları ve çekişmeli taşınmazların zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı ne kadar süredir tarım alanı olarak kullanıldığı hususunda taş – toprak analizi de yapılmak suretiyle ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; davaya

konu taşınmazlara komşu parseller hakkında derdest davalar ile tapu kayıtlarının oluşumuna esas teşkil eden dava dosyaları keşifte değerlendirilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmeli, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp dosya kapsamında oluşan çelişki giderilmeli; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.