Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10672 E. 2018/7197 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10672
KARAR NO : 2018/7197
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili … ili, … ilçesi, … mahallesi, … mevkiinde kain, doğusu, güneyi, kuzeyi tapulu taşınmazlar, batısı Tacettin Köse kullanımı altında olan tapusuz taşınmaz ile çevrili tapulama harici olan ve net miktarı keşifle belirlenecek olan tahminen 15.000 m2 civarındaki taşınmazın müvekkili tarafından 25 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız şekilde malik sıfatıyla zilyet olduğunu, bu yerin kimse adına tapuda kayıtlı olmadığını, tarımsal amaçlı kullanıldığını ve imar ihyasının 25 yıldan önce tamamlandığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken yerlerden olmayıp özel mülkiyete konu edilebilecek yerlerden olduğundan bahisle; dava konusu yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, davalı Hazine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini beyanla kararı süresinde temyiz etmiştir.
Dava, tapusuz taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu çevrede 1968-1969 yıllarında 6831 sayılı Kanuna göre 22 nolu Orman Komisyonunca yapılan ve 1971 yılında kesinleşen orman kadastrosu; 1982 yılında aplikasyon, 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması çalışmaları; 1984 yılında 2/B uygulaması; 2000-2002 yıllarında 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu, 2002 yılında 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece zilyetlik koşulları oluştuğundan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 4721 sayılı Medeni Kanunun 713/3. maddesi uyarınca tescil davalarının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılması gerekir. Hüküm tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile … Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu durumda; 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, … Belediyesinin sınırları içinde yer aldığı … Büyükşehir Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde anılan kurum davaya dahil edilmeden, davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmasızın re’sen gözetilmelidir. Bu usul eksikliğinin giderilmesi, ileride doğabilecek telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçlar ve usuli kazanılmış haklar bakımından zorunludur. Bu sebeplerle; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince açılan tescil davalarında büyükşehir belediye başkanlığı davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlanmalı, husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı, savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilleri toplanmalı ve bundan sonra işin esası hakkında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Ayrıca mahkemece taşınmazın bitişiğindeki karayolu gözetilip ilgili kamu tüzel kişisi olan Karayolları Genel Müdürlüğü davaya dahil edilmemiş, komşu parsel tapu kayıtları istenilmemiş, davacının taraf olduğu bildirilen … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/116 Esas sayılı dosyası dosya arasına alınarak 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasında değerlendirilmemiş, dava tarihinden 20 yıl önceki memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek taşınmazın öncesinde ne olarak kullanıldığı imar ihyaya ne zaman başlandığı ve hangi kısımlarının hangi tarihte imar ihyasının tamamlandığı açıklığa kavuşturulmamıştır.
O halde, mahkemece öncelikli olarak … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü davaya dahil edilmeli taraf teşkili sağlanmalı, husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı, kendisine savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilleri toplanmalı, bundan sonra, komşu parsel tapu kayıtları getirtilmeli, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/116 Esas sayılı dosyası dosya arasına alınmalı, kadastro tespitinden 15- 20 yıl önceki memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve yine en eski hava fotoğraflarının ve kadastro tespitinden 15- 20 yıl önceki hava fotoğraflarının stereoskop aleti ile üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, varsa komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 08/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.