Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10643 E. 2017/4042 K. 04.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10643
KARAR NO : 2017/4042
KARAR TARİHİ : 04.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında Kızılören köyü 402 ada 50 parsel sayılı 243.715,93 m² yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliği ile Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı, 16.04.1957 tarih ve 2 sıra nolu tapu kaydına tutunarak tapu kaydının iptali ile adına tescili iddiasıyla 04.05.2009 tarihinde dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın (C) işaretli 6196,11 m² ve (D) işaretli 4364,67 m² yüzölçümündeki kısımlarının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 10.10.2011 tarihli ve 2011/7215 E.- 2011/11333 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”…Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı gibi davacı aynı zamanda zilyetliğe de dayandığından zilyetlikle edinme koşullarının da oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporuna ekli eski tarihli memleket haritasında, taşınmazın el ile işaretlenerek gösterildiği, memleket haritası ile kadastro paftasının ölçekleri denkleştirilerek bilgisayar ortamında nat-cat programı yardımı ile çakıştırılmadığı için, memleket haritasındaki konumunun doğruluğu denetlenemediğinden rapor hükme yeterli değildir. Diğer taraftan, davacının dayandığı tapu ilk oluşumundan itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilmediği gibi tapu kaydının dava dışı başka parsellere revizyon gördüğü bildirilmesine rağmen revizyon parsellerinin tutanak örnekleri ve tapu kayıtları getirtilerek kaydın miktarı kadar revizyon görüp görmediği araştırılmadığı gibi yapılan tapu uygulaması da yetersizdir. Bu nedenle;
Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tapu müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davacı tarafın kayıt maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilmeli ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı ya da bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, kayda dayanan tarafın tapu kayıt maliki yada malikleri ile akdi ya da irsi ilişkisi saptandığı takdirde tarafların dayandığı tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği, tapu sicil müdürlüğü ve kadastro müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz yada taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, ayrıca kaydın 1945 yılında mahkeme kararı ile yüzölçümünün arttırıldığı

anlaşıldığından ilgili mahkeme kararı ve varsa krokisi ile yöreye ait eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanımarifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır…” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisinin 23.09.2013 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterdiği 6196.11 m²’lik yer ile (B) harfi ile gösterdiği 4364.67 m²’lik yerin davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … Karaca adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman sınırları dışında bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, dava konusu taşınmazın davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında olduğu ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşulları oluştuğu belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 04/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.