Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10597 E. 2018/7289 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10597
KARAR NO : 2018/7289
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
MÜD.TALEBİNDE
BULUNAN : Orman Yönetimi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2003 yılında yapılan kadastro sırasında … ilçesi, Hamdibey köyü 102 ada 87 parsel sayılı 3192,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, senetsizden – zilyetliğe istinaden tarla niteliğiyle dava dışı kişi adına tespit ve tescil edilmiş, 2007 yılında satış yoluyla davalıya intikal etmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığı iddiasıyla dava açmış, Orman Yönetimi taşınmazın orman olduğu iddiasıyla davaya müdahale talebinde bulunmuş; mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/10/2015 tarih ve 2015/670 – 9787 E.K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “1) Müdahale talebinde bulunan Orman Yönetiminin temyiz istemi yönünden;
Orman Yönetiminin usûlüne uygun bir katılımı veya usûlünce açılmış bir davası bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden; mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; temyize konu çekişmeli taşınmazın dört tarafının 102 ada 116 parsel numaralı orman parseline sınır olduğu ve tamamının 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesine göre orman içi açıklık niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı, herhangi bir mülkiyet belgesine dayanmamıştır. Taşınmaz orman içi açıklık konumununda olup zilyedlikle kazanılamaz.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde düzenlenen orman içi açıklık niteliğindeki yerlerle ilgili olarak, 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde; 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31/5/1970 tarihli ve 531 sıra no’lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3; 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25/7/1974 tarihli ve Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A; 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde “… 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılması” öngörülmüş; keza, 20.11.2012 tarihli ve 28473 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği’nin 14/1-s ve 16/1-i maddesinde de benzeri hükümlere yer verilmiştir.

6831 sayılı Kanunun (dava tarihinde yürürlükte bulunan haliyle) 17. maddesi hükmüne göre, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılması, hayvancılık amacı ile ağıl inşası, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, burada orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmaz, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 20/830-1034, 10.12.1997 gün ve 20/808-1039, 08.02.1999 gün ve 7/22-43, 13.10.1999 gün ve 8/689-822, 03.04.2002 gün ve 8/230-261, 22.10.2003 gün ve 20/665-614 sayılı ve yine, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazın zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 7/531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, kanun gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (ı) bentleri gereğince, bu yerlerin Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, temyize konu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. ” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile,
…, Demirköy ilçesi, Hamdibey köyü, Bulanık Yolu mevkii 102 ada 87 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1966 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılıp kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine

12/11/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.