Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10544 E. 2018/6817 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10544
KARAR NO : 2018/6817
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleştirilen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili ve davacı…r tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Hanlı köyü 261 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, yüzölçümü ve malik hanesi açık olarak tespit edilerek, malik tayin edilmesi için 3402 sayılı Kanunun 10/4. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davacı … Yönetimi davaya konu taşınmazın, ağaçlandırılmak üzere tahsis edilmek suretiyle orman niteliğini kazanan yerlerden olduğunu ileri sürerek orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle, davacı … ise çekişmeli parselin içinde yer alan 574,24 m² yüzölçümündeki taşınmazı, milli emlak müdürlüğünden satın aldığını ve 15/5/1986 tarih 8 numarada adına tapuda kayıtlı olduğunu iddia ederek dava açmışlar, tüm davalar bağlantı nedeniyle birleştirilmiştir.
Mahkemece davanın reddine, 261 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 49185,48 m² yüzölçümü ile 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi gereğince mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı … ve birleştirilen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz etmiştir.
Dairemizin 24/06/2008 tarih ve 2008/5694 E. – 2008/9033 K. sayılı kararı ile “1) Mahkemece, öncelikle, çekişmeli taşınmazın davacı … Yönetimine 2 yıl içinde ağaçlandırma için tahsis edildiği ancak dava konusu yerin 2 yıl içinde ağaçlandırılmadığı ve fiilen mera niteliğinde olduğunun saptandığı gözönüne alınarak, çekişmeli taşınmazın Orman Yönetimi tarafından ağaçlandırma projesine göre 2 yıl içinde neden ağaçlandırılmadığı, ağaçlandırılması için yapılan tahsis işleminin geri alınıp alınmadığı, tahsisin geri alınmış ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/12/2001 gün ve 2001/20-1119 E. – 2001/1156 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, tahsisin kaldırılması için; 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13/d maddesine göre; tahsis amacının kalkmış olması, ya da amaç dışı kullanılması gibi koşulların bulunup bulunmadığı, tahsis geri alınmamış ise, süresinin uzatılıp uzatılmadığı konuları araştırılmalıdır.
2) Önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek orman mühendisi, harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanı ve yerel bilirkişiler marifeti ile yeniden yapılacak keşifte, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13/d maddesi gereğince Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 22.05.2001 tarihli kararı gereğince, Orman Genel Müdürlüğüne ağaçlandırılmak üzere tahsis edildikten sonra amenajman planı üzerinde oluşturulan krokisi ile gerçek kişilerin tapu kaydı çevre parsellerin dayanakları ile denetlenerek 3402 sayılı Kanunun 20/c, 21 ve 32/3. maddesi gereğince sabit sınırdan başlamak suretiyle yöntemince çevresine uygulatılmalıdır.
a) Yapılan uygulama sonucu, davaya konu parselin, Orman Yönetimine ağaçlandırılmak üzere tahsis edilen yerlerden olduğu tespit edilen bölümü hakkında, tahsis işlemi yöntemince geri alınmış veya kaldırılmış ise, ağaçlandırılmadığı ve fiilen orman niteliğini kazanmadığı gözönüne alınarak, mera olarak sınırlandırılmasına, tahsisin geri alınmadığı ve süresinin uzatıldığı saptanırsa, çekişmeli parselin ağaçlandırma yapılmak üzere Orman Yönetimine tahsis edilmiş bölümü orman niteliği ile Hazine adına tescil edilmelidir,
b) Davacı kişinin malik olduğunu ileri sürdüğü taşınmazın, Orman Yönetimine ağaçlandırılmak üzere tahsis edilen yerlerin dışında kalan yerlerden olmakla birlikte, öncesi itibarıyla 4753 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmada mera parseli içinde yer aldığı saptandığı takdirde, böyle bir taşınmazın özel mülkiyete konu olacak şekilde tapu sicile kayıt edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığı, bu nitelikteki taşınmazların her nasılsa özel mülkiyet niteliği ile sicile geçirilerek, hakkında kayıt oluşturmasının yolsuz tescil (MK m. 933; Yeni TMK m. 1025) olduğu, yine bu tür taşınmazlar hakkında Medenî Kanunun 1023. (eski 931 md.) maddesi gereğince iyi niyet iddiasında da bulunulamayacağından hukukî kıymeti bulunmadığı gözetilerek, mera niteliği ile sınırlandırılması, eğer baştan beri mera parseli dışında ve dayanak tapu kaydı kapsamında ise davacı kişinin tapu kaydına değer verilerek adına tescili kararı verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 261 ada 7 nolu 49185,48 m²lik parselin mera olarak sınırlandırılmasına, 04/05/2006 tarihli fen bilirkişisi raporu ve 04/04/2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokiye göre (A) harfi ile gösterilen kısımdaki evin …’e ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, birleşen 2004/182 Esas sayılı dava yönünden davacı … Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 27/05/2015 tarih 2014/10236 E. – 2015/4777 K. sayılı kararı ile “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre davacı … Yönetiminin aksi yöndeki temyiz itirazı yerinde değildir. Ancak; mahkemece taşınmazın mera niteliğinde olduğu kabul edildiğine ve mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiğine göre, taşınmazın beyanlar hanesine kişiler lehine şerh verilmesi doğru değildir. Zira, mera nitelikli bir taşınmazın beyanlar hanesine gerçek kişiler lehine kullanım ve muhdesat şerhleri konulamaz. Bu nedenle, davalı Hazinenin şerhe yönelik temyiz itirazları yerinde olduğundan yerel mahkeme hükmünün beyanlar hanesine konulan muhdesat şerhi yönünden bozulması gerekmiştir.” gereğine değinilerek beyanlar hanesine konulan muhdesat şerhi bakımından bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 261 ada 7 nolu 49185,48 m²lik parselin mera olarak sınırlandırılmasına, karar verilmiş, hüküm birleştirilen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili ve davacı…r tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamış, 1969 yılında 4753, 5618 ve 1074 sayılı Topraksız Çiftçiyi Topraklandırma Kanunlarının mera ile ilgili hükümlerinin uygulanması sebebiyle, Hanlı köyü hudutları içinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından mera belirtmesi ile köy tüzel kişiliği adına mera tahsisi yapılmış, 2003 yılında yörede 4342 sayılı Kanun gereğince çalışan mera komisyonu tarafından da aynı yerler mera olarak sınırlandırılmıştır.
1) Birleştirilen dosya davacısı Orman Yönetiminin temyiz itirazları yönünden;
Hüküm her ne kadar Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş ise de mahkemenin 09/04/2014 gün ve 2008/64 E. – 2014/24 K. sayılı kararı ile 261 ada 7 sayılı 49185,48 m²lik parselin mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, hükmün davalılar Hazine ve Orman
Yönetimi tarafından temyizi üzerine Dairenin 27/05/2015 gün ve 2014/10236 E. – 2015/4777 K. sayılı karar ile çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından davacı … Yönetiminin aksi yöndeki temyiz itirazının reddine karar verildiği, Orman Yönetimince süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığı bu hali ile Orman Yönetimi açısından davalı taşınmazın mera niteliğinde olduğu hususunun ve mahkemenin bahsi geçen kararının kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı…r’ın temyiz itirazlarına gelince; taşınmazın mera niteliğinde olduğu kabul edildiğine ve mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiğine göre beyanlar hanesine gerçek kişiler lehine kullanım ve muhdesat şerhleri konulamayacağından yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalıların bu yöndeki temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; birleştirilen dosya davacısı Orman Yönetiminin, temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde belirtilen nedenlerle; davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 25/10/2018 günü oy birliği ile karar verildi.