Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10450 E. 2018/7079 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10450
KARAR NO : 2018/7079
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, 06.12.2012 günlü dilekçesinde; davalılar adına tapuda kayıtlı Manavgat ilçesi, Yaylaalan köyünde bulunan 110 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, bu bölümün davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili ve davalının müdahalesinin önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile Yaylaalan köyü 110 ada 4 nolu parselin fen bilirkişi raporuna ekli krokide yeşil renkli (B) harfi ile gösterilen bölümünün iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/10/2014 tarih ve 2014/6827 Esas- 8908 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Davacı Orman Yönetimi, dava dilekçesi ile ekindeki inceleme raporu ve haritada gösterdiği üzere çekişmeli taşınmazın 1972 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarındaki tutanaklara göre orman sınırları içinde kaldığını ileri sürerek dava açmıştır.Mahkemece yapılan keşifte dinlenen, ormancı bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın tamamının 1972 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında orman tahdit sınırı dışında kaldığını, memleket haritası, amenajman haritası ve hava fotoğrafları incelemesinde ise taşınmazın (A) bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu, (B) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu bildirdiği ve ek raporunda tutanaktaki 18 nolu OTS noktasından olan çıkış dikkate alındığında; Çıkış güney- batı yönde ve devamında da patika ve 19 nolu OTS gelmekte, dolayısıyla bu 3302 uygulaması hattı ve çizimi 1972 yılı orman kadastrosu tutanağına uygun olduğu belirtilmiş olduğu anlaşıldığı, mahkemece dava konusu taşınmazın bilirkişi raporlarında (B) harfi ile gösterilen kısmının daha öncesinde yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmakla birlikte memleket haritası, amenanjman planı ve hava fotoğraflarının incelemesine göre eskinden beri bu kısmın orman vasfında olduğu, sonrasında buraya tapu verilmiş olmasının orman vasfını kaldırmayacağı, öncesi orman olan yerlerin sonradan tapu veya zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün bulunmadığı, gerekçesiyle davacı Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından 1972 tarihli orman tahdidi ve 1993 yılında yapılan aplikasyona göre taşınmazın konumu gösterilmediği tutanaklardaki açı mesafe ve değerlere göre taşınmazın tahditteki konumu yine belirlenmemiş, tutanaklar ile harita arasında çelişki olduğu üzerinde durulup, çelişki bulunması halinde tutanaklara değer verileceğinden tüm bu konular bilirkişi raporunda tartışılmamıştır. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde dava konusu yerin kesinleşmiş orman hattı dışında kaldığı, dolayısıyla orman sayılmayan yerlerden bulunduğu, davanın kesinleşmiş orman iddiası ile açıldığından, taleple bağlılık ilkesi gereği fiili orman araştırması yapılması mümkün bulunmayıp ancak daha önce verilen kısmen kabul kararının davalı taraf temyizinin bulunmaması, böylece davacı lehine usuli kazanılmış hak doğması sebebiyle bozma kararı öncesindeki kısmen kabul kararı aynen korunarak; davanın kısmen kabulü ile, Yaylaalan köyü/mh. 110 ada 4 nolu parselin 14/01/2013 havale tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 154,05 m² olan kısmının iptali ile orman vasfında Hazine adına tesciline karar verilmiş.Hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede seri bazında yapılıp 09.06.1972 yılında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 30/05/1991 tarihinde başlanıp 09/06/1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B çalışması ve 27.12.2005 yılında ilân edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kanunun hükmüne göre yapılan tesis kadastro çalışması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 05/11/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.