Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2016/10394 E. 2018/7081 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10394
KARAR NO : 2018/7081
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi fer’i müdahil Orman Yönetimi vekili, davalılar – bir. dos. davacıları vekili ve davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2006 yılında yapılan kadastro sırasında …beldesi 142 ada 8 parsel sayılı 2823,23 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Haziran 1966 tarih, 191 cilt 54 sahife ve 39 sıra nolu tapu kaydıyla zeytinlik niteliğiyle davalılar … 1/2 ve … mirasçıları adına 1/2 paylı olarak tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, dava dilekçesiyle; taşınmaza uygulanan iskan tapusunun sınırında orman gözükmekle sınırlarının sabit olmadığını, iskanen verilen tapu kayıtları hariç tüm bölgenin emvali metruke arazisi olduğunu, bu tür yerlerin imar, ihya ve zilyetlikle kazanılamayacağını bu nedenle yapılan tespitin iptaliyle tapu kayıt miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; … ili, … ilçesi, …mahallesi 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına yapılan kadastro tespitini iptali, dosya içinde mevcut 26/09/2007 tarihli teknik bilirkişiler raporu eki krokisinde (B) harfi ile işaret edilen 1445,23 m2 yüzölçümündeki kısmının davalı parselden ifrazı ile …beldesi 142 adaya en son parsel numarası ile adlandırılarak yeniden aynı vasıf ile davacı Hazine adına tesciline, bu kısım üzerinde bulunan kadastro öncesinde dikilmiş 100 yaş civarında 47 adet zeytin ağacının davalı tarafa ait olduğunun 3402 sayılı Kanunun 19/2 maddesi uyarınca tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaret edilen 1378.00 m2 yüzölçümündeki kısmının yeniden tespit gibi aynı vasıf davalılar … adına 1/2 hisse ile diğer 1/2 hisse ise davalı …, …,… (Eıchler), davalı …, davalı …, davalı …, …. Davalı … adlarına veraseten iştirak halinde tesciline karar verilmiş, hüküm davalıların temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 13/04/2008 tarih ve 2008/2246 -2109 esas karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Hakim taraflara tarafları dinlemeden onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremez. Hal böyle olunca davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmadığı kuşkusuzdur. Taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir.
Tebligatın kimlere hangi koşullarda ve nerede yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve tebligat tüzüğünde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan kanun ve tüzük hükümleri tamamıyla şekli ve emredici bir nitelikte düzenlemeler içerdiğinden geçerli bir tebligattan söz edilebilmesi için tebligatın kanun ve tüzükte belirtilen yöntem izlenerek belgelendirilmesi gerekir. Kanun ve tüzükte belirtilen yöntem izlenerek yapılmayan ve izlenen yöntem belgelendirilmeyen tebligatın usulsüz ve geçersiz sayılacağı, tebligatın geçerli olarak yapıldığının tebliğ belgesi dışında başka bir delille kanıtlanamayacağı kuşkusuzdur.
Tebligat Kanununun 16. maddesi hükmüne göre kendisine tebligat yapılacak kişinin adreste bulunmaması halinde tebligatın aynı adreste bulunan başka kişilere yapılması mümkün ise de, böyle bir tebligatın geçerli olarak kabul edilmesi için tebligat yapılan kişinin muhatap ile birlikte sürekli olarak aynı çatı altında birlikte oturuyor olması zorunludur.
Dosyanın incelenmesinde, hükmü temyiz eden davalılar …, …, …, … ile …’a dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün …adresinde aynı çatı altında birlikte oturdukları dahi belirtilmeden babası, kayınbabası, dedesi denilerek … imzasına tebliğ edildiği, davalıların duruşma oturumlarına katılmadıkları anlaşılmaktadır. Davalıların tebligat adresinde oturdukları araştırılıp babası, kayınbabası ve dedesi olduğu anlaşılan …’in davalılarla birlikte sürekli aynı adreste oturduğu belirlenmeden ve tebligat yapılan kişi ile davalıların aynı adreste sürekli birlikte oturdukları tebligat evrakına yazılmadan yapılan böyle bir tebligatın Tebligat Kanununun az yukarıda açıklanan hükümlerine aykırı ve usulsüz olduğu kuşkusuzdur. Usulsüz tebligatla yargılama sürdürülüp davalıların savunma hakkı kısıtlanarak hüküm verilemez.
O halde mahkemece öncelikle davalılara dava dilekçesi ve duruşma oturum günü 7201 sayılı Tebligat Kanunun ve tebligat tüzüğü hükümlerine göre ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmeli, daha sonra temyiz dilekçesi içeriğindeki savunması da dikkate alınarak davalı taraftan davaya karşı diyecekleri, varsa delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller koşulu oluşturulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir.
Mahkemece dava dilekçesi ve duruşma oturum günü davalılara usulünce tebliğ edilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına” denilmiştir.
Birleşen … Kadastro Mahkemesinin 2006/9 Esas sayılı dosyası içinde bulunan … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/148 Esasında görülen davada davacı … tarafından açılan davada, …’in davalılar aleyhine … Sulh Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dilekçe ile … ve …’in kendi taşınmazına yaklaşık 130 m2 tecavüzünün bulunduğu iddiasıyla açmış olduğu dava, yargılama devam ederken 142 ada 9 parsel sayılı 792,03 m² yüzölçümündeki taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı düzenlenerek, malik olarak … tespiti yapıldıktan sonra sınıra yönelik dava bulunduğundan, davalı belirtmesi yapılarak kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde asıl davada; davacı Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu … ilçesi, …beldesi, 142 ada, 8 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin iptali ile;
Dosya içinde mevcut 26/09/2007 tarihli teknik bilirkişiler raporu ekli krokisinde (B) harfi ile işaret edilen 1445,23 m2 yüzölçümündeki kısmının davalı parselden ifrazı ile …beldesi, 142 adaya ait en son parsel numarası ile adlandırılarak yeniden aynı vasıf ile davacı Hazine adına tesciline, bu kısım üzerinde bulunan kadastro öncesinde dikilmiş 100 yaş civarında 47 adet zeytin ağacının davalı tarafa ait olduğunun 3402 sayılı Kanunun 19/2. maddesi uyarınca tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, (A) harfi ile işaret edilen 1378,00 m2 yüzölçümündeki kısmının yeniden tespit gibi aynı vasıf ile dosya arasında bulunan … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15/06/2010 tarih ve 2010/799 Esas, 716 Karar sayılı veraset ilamı ile…6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/08/1998 tarih, 1998/681-944 E.K sayılı veraset ilamlarındaki paylar ve mirasçı …’in dosya arasındaki nüfus kayıtlarına göre hesaplanan miras payı dikkate alınarak
48/192 payın … kızı 1944 doğumlu …,
48/192 payın … kızı 1942 doğumlu …,
48/192 payın … kızı 1937 doğumlu …,
14/192 payın …1972 doğumlu …,
14/192 payın …1976 doğumlu …,
14/192 payın …1978 doğumlu …,
6/192 payın …ve … kızı 1942 doğumlu … adına payları oranında paylı mülkiyet olarak tesciline, birleşen davada, davacılar murisi tarafından davalı … aleyhine açmış olduğu taşınmaza tecavüzün önlenmesi davasının reddine,
Davacılar murisi tarafından davalı … aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacılar murisi tarafından davalı … aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, buna göre; … ili, … ilçesi, …beldesi, 142 ada, 9 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi 792,03 m2 olarak tutanaktaki malik ve nitelikleri aynı kalmak üzere tescil ve sınırlandırılmasına karar verilmiş, hüküm müdahil Orman Yönetimi vekili, davalılar – birleşen dosya davacıları vekili ve davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1991 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerind