YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9588
KARAR NO : 2015/11795
KARAR TARİHİ : 26.11.2015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi (Kapatılan Kadastro Mahkemesi)
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … vekili ve … … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … …, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince … köyünde yapılan ve kısmî olarak askıya çıkartılan orman kadastrosu sırasında dava dilekçesine ekli (1) (2), (3) ve (4) numaralı krokilerde gösterilen taşınmazların orman sınırları dışında bırakıldığı, oysa; bu yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla … ve köy tüzel kişiliğini hasım göstererek tespitin iptali ve çekişmeli yerin orman niteliğiyle … adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlar belirlenerek, 107 ada 122 parsel dışındaki taşınmazlar hakkında tefrik kararı verildikten sonra, 107 ada 122 parselin 2920.20 m2 yüzölçümü ile kargir ev ve fındık bahçesi niteliğinde, belgesizden, temyize konu dava nedeniyle malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit tutanağının düzenlendiği belirlenmiş, tutanağın edinme sebebi sütununda zilyet olarak gösterilen kişi davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, tespit tutanağının iptali ile çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde … adına tesciline karar verilmiş, … ve davalı gerçek kişinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.11.2012 gün ve …/… E. – … K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mahkemece tefrik kararı verildikten sonra … bu durumdan haberdar edilmemiş, karar başlığında yer alıp karar tebliğ edilmemiştir. Dairenin iade kararı üzerine, … kararı süresinde temyiz etmektedir. Taraf teşkili sağlanmadan ve … iddia ve delilleri sorulmadan kurulan hüküm yerinde değildir. Hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda 1953 çekim yılı hava fotoğrafında ve 1957 yılı memleket haritasında çekişmeli parselin orman alanında göründüğü belirtilmiştir. Uygulamanın yetersiz görülmesi üzerine Dairenin iade kararı gereğince yeniden aplikasyon yapılmış olup, bu uygulama hükme esas alınan kroki ile farklıdır. Ayrıca, davalı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmakta olup mahkemece tarım bilirkişisi dinlenmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulduktan sonra, davanın kabulüne, çekişmeli 107 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile orman vasfıyla … adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … vekili ve davalı … … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosu ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28/11/1988 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılıp 04/12/2008 – 05/01/2009 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dosyada mevcut ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın eylemli durumunun yaklaşık 40 yaşlarında orta derecede bakımlı fındıklık olduğu, ayrıca taşınmaz üzerinde1 adet 40 yaşlarında incir ağacı, 1 adet 30 yaşlarında kiraz ve armut ağacı bulunduğu belirtilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler de, taşınmazın evveliyatının fındıklık olduğunu ifade etmişlerdir. Orman bilirkişi ise raporunda taşınmazın 1954 yılı hava fotoğrafında ve 1959 yılı memleket haritasında siyaha boyalı orman sayılan alanlar içinde kaldığını açıklamışsa da, bu siyahlığın neden kaynaklandığı, hava fotoğrafında görünen koyuluğun fındıklık olup olmadığı ve bu tarihte taşınmaz üzerinde kullanım bulunup bulunmadığı hususu raporda açıklanmamıştır. Oysa, bozma kararından sonra Dairemizin iade kararıyla alınan orman bilirkişi raporunda 1973 yılı hava fotoğrafında taşınmazın bir kısmının meyve rumuzlu yeşil renkle boyalı, bir kısmının ise açıklık güründüğünü, siyah renge boyalı kısmın meyve ağaçları olduğunu belirtmiştir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Ayrıca dava, … köyü tüzel kişiliğine karşı husumet yöneltilerek açılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK’nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülkî sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun “Yürürlük” başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı köyün 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak … ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından, katıldığı ilçe belediyesi ve aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden … Büyükşehir Belediyesi de taraf olacağından, davada … Belediye Başkanlığı ile … Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına husumet yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
O halde, mahkemece öncelikle davada … Belediye Başkanlığı ile … Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına husumet yöneltilerek taraf teşkili sağlanmalı, varsa savunma ve delilleri tespit edilmeli, daha sonra en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önce ki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, sözü edilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) iki değişik tarihli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; ayrıca 1954 yılından önce ve sonra çekilmiş hava fotoğrafları ile dosyada mevcut tüm hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurların tek tek sayı olarak tarif edildiği, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü, kullanım şekli ve sınırları ile taşınmazın aktüel durumunun belirlendiği,müşterek imzalı rapor alınmalı ve tüm deliller toplandıktan sonra birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece tüm bu hususların gözetilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar … ve … …’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/11/2015 günü oy birliği ile karar verildi.