Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/9101 E. 2015/11431 K. 19.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9101
KARAR NO : 2015/11431
KARAR TARİHİ : 19.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2015
NUMARASI : 2014/719-2015/156
DAVACI : B.. C..
DAVALI : T.. A..

Taraflar arasındaki davada İstanbul 5. Tüketici ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, 09.10.2013 tarihli dava dilekçesinde, davalı banka ile kredi kartı sözleşmesi yapmadığını, sözleşmedeki imzanın kendisine ait bulunmadığını, ancak banka tarafından aleyhine icra takibine girişildiğini belirterek, borçlu olmadığının tespitini ile icra takibinin iptalini talep etmiştir.
Tüketici Mahkemesi, “dosya kapsamından, davacının kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredi kartı çıkartıldığı, taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı” gerekçesiyle;
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “6502 sayılı Kanun uyarınca kredi kartı uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu” gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş; kararlar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Banka kredi kartları, 4077 sayılı mülga Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna 14.03.2003 tarihinde 4822 sayılı Kanun ile eklenen 10/A maddesi ile tüketici ilişkisi kapsamına alınmıştır. Kanunda, kart hamili ve kartı veren kurum ayrımı yapılmadığından, bu tarihten sonra kredi kartlarından kaynaklanan davalarda, 4077 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca tüketici mahkemeleri görevli hale gelmiştir.
01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda, kredi kartlarına ilişkin uyuşmazlıklar bakımından, “kart veren kuruluş ve kart hamili” ayrımına gidilmiş; Kanunun 44/1. maddesinde “tüketici olan kart hamili” tarafından açılacak davalarda 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağını ve dolayısı ile tüketici mahkemelerinin görevli olacağı açıklanmıştır.
07.11.2013 tarihinde kabul edilip, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda, “kart hamili / kartı veren kuruluş” ayrımı yeniden ortadan kaldırılarak, kart hamilinin tüketici sıfatına haiz olması kaydıyla, kredi kartından kaynaklanan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemelerinin görevli olacağı benimsenmiştir.
Görüldüğü gibi, gerek 6502 sayılı Kanun öncesinde ve gerekse de 6502 sayılı Kanunundan sonra, tüketici olan kart hamilleri tarafından kartı veren kuruluşlara karşı açılacak davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. Bu tür ihtilaflarda, kredi kartını veren kuruluş tarafından dayanılan kredi kartı sözleşmesinin geçerli olup olmadığının tayin ve takdiri hususu davanın esasına ilişkin olup, bu konuda değerlendirme yapma görevi de tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır. Somut olayda, davalı banka, kredi kartı sözleşmesine dayanmış; davacı ise, sözleşmeyi kendisinin imzalamadığını, davalı ile arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını ileri sürmüştür. O halde, kredi kartı borcuna dayanılarak başlatılan icra takibinden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 19/11/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.