Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/5637 E. 2017/2057 K. 09.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5637
KARAR NO : 2017/2057
KARAR TARİHİ : 09.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 12.05.2014 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin kayden maliki olduğu … ili… ilçesi… Beldesi… mahallesi 108 ada 31, 33, 59 ve 62 parsel sayılı taşınmazların … olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapularının iptaline karar verildiğini, tapuların iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu, tapu iptali ve tescil davasında haksız yere yargılama gideri ve vekalet ücreti ödendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 5.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 22.01.2015 tarihinde harçlandırılan 25.12.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 26.066.-TL tazminatın 5.000.-TL’nin dava tarihinden, kalanının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu kayıtlarının bedelsiz iptal edilemeyeceği, tapusu iptal edilen taşınmazın dava tarihindeki değerine hükmedileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, toplam 26.066.-TL tazminatın 5.000.-TL’nin dava tarihinden, 21.066.-TL’nin ıslah tarihi olan 25.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2004 yılında yapılan kadastro sırasında 108 ada 31parsel sayılı 631,76 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak tarla cinsi ile … adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından açılan … Yönetiminin katıldığı dava sonucu… Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/147 E-2007/79 K sayılı ilamıyla 108 ada 31 parselin … olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, … niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 17.06.2008 tarihinde kesinleştiği, hükmün infaz edilerek … niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, 108 ada 33 parsel sayılı 703,35m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak tarla cinsi ile … adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından açılan … yönetiminin katıldığı dava sonucu … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/146 E-2007/67 K sayılı ilamıyla 518,36 m2 yüzölçümlü kesiminin … olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, … niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, tapuda infaz işleminin yapıldığı, 108 ada 62 parsel sayılı 572,71 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak fındık bahçesi cinsi ile … adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından
açılan … Yönetiminin katıldığı dava sonucu … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/144 E-2007/83 K sayılı ilamıyla … olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, … niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 17.06.2008 tarihinde kesinleştiği, hükmün infaz edilerek … niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, 108 ada 59 parsel sayılı 2.286,59 m2 yüzölçümündeki taşınmazın … adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından açılan … Yönetiminin katıldığı dava sonucu … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/178 E-2007/90 K sayılı ilamıyla … olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, … niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, hükmün 11.05.2009 infazı üzerine … niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, eldeki davanın ise 12.05.2014 tarihinde açıldığı, 108 ada 59 parsele ait dava dosyası ile mahkeme ilamının kesinleşme şerhi verilmiş onaylı suretinin temyize konu dosya içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. – 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. – 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. – 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacı gerçek kişi adına oluşturulduğu bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK’nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Nevar ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazların net zirai gelir yöntemiyle dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir.
Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
O halde öncelikle 108 ada 59 parsele ait dava dosyası veya mahkeme ilamının kesinleşme şerhi verilmiş onaylı sureti bulunduğu yerden getirtilerek anılan taşınmaza ait … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/178 E-2007/90 K sayılı ilamının kesinleşme tarihi belirlenmeli, çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduklarından sulu-kuru olup olmadıkları, yerleşim alanına uzaklıkları, iklim şartları, toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak kapama fındık bahçesi niteliğinde olan yerler yönünden fındıklık olarak, tarla olan yerler yönünden ise çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa
mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.03.2017 günü oy birliği ile karar verildi.