Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/551 E. 2015/9180 K. 14.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/551
KARAR NO : 2015/9180
KARAR TARİHİ : 14.10.2015

MAHKEMESİ : Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2014
NUMARASI : 2013/90-2014/35

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile müdahale talebinde bulunan Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2003 yılında yapılan kadastro sırasında Demirköy ilçesi, H.köyü .. ada 59 parsel sayılı 10496,84 m² yüzölçümündeki taşınmaz, senetsizden – zilyetliğe istinaden tarla niteliğiyle dava dışı kişi adına tespit ve tescil edilmiş; 2005 yılında satış yoluyla davalıya intikal etmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığı iddiasıyla dava açmış; Orman Yönetimi, taşınmazın orman olduğu iddiasıyla davaya müdahale talebinde bulunmuş; mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve müdahale talebinde bulunan Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1966 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılıp kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ile aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
1) Müdahale talebinde bulunan Orman Yönetiminin temyiz istemi yönünden;
Orman Yönetiminin usûlüne uygun bir katılımı veya usûlünce açılmış bir davası bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2) Davacı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, mahkemece zilyetlikle imar ve ihya koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği usûlünce araştırılmadığı, tespitten 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler üzerinde araştırma yapılmadığı gibi ormancı bilirkişi tarafından taşınmazın konumu hava fotograflarında gösterilmediği için de denetlenememektedir. Ayrıca, temyiz incelemesi yapılan, mahkemenin 2013/74 (Dairenin 2015/584) Esas sayılı dosyasında 106 ada 54 parsel sayılı taşınmaz davalı olup keşifte bilgisine başvurulan orman bilirkişi Neptun Tıknaz tarafından sunulan raporu ile eldeki dava dosyasında hükme dayanak yapılan Neptun Tıknaz tarafından sunulan orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazlar eski tarihli belgelerde farklı nitelendirilmiştir. Taşınmazların konumunun aynı olması sebebiyle, bilirkişiler tarafından yapılan uygulamanın doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Yetersiz araştırma ve incelemeye, çelişkili, denetlenemeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde; dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile hem eski tarihli, hem de arazi kadastrosu tespit tarihinden 15 – 20 yıl önce düzenlenmiş memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek yerine uygulanıp taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, yine taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) eski ve tesbit tarihten 15 – 20 yıl önce düzenlenen memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskopik yöntemle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliği belirlenmeli, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, ilk keşif ile tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, tespit maliki ve murisi yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ : 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 14/10/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.