Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/5458 E. 2016/59 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5458
KARAR NO : 2016/59
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/08/2012
NUMARASI : 2012/313-2012/432
DAVACI : N.. O..
DAVALILAR : Milas Orman İşletme Müdürlüğüne izafeten Hazine

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı N.. O.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 14/05/2012 havale tarihli dava dilekçesinde, Milas ilçesi, Kıyıkışlacık köyü, Zindaf Çanacık mevkiinde bulunan ve zeytinlik vasfıyla 84400 m2 yüzölçümlü olarak tapuda kayıtlı taşınmazın paydaşlarından olduğunu, 1986 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında kısmen orman sınırları içinde kaldığını, 16/05/2002 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosunda ise 115 ada 268 (yeni 418 ada 185) parsel numarasıyla, 28648,94 m2 olarak tespit gördüğünü, Eylül 1978 tarih ve 3 numaralı dayanak tapuda 250 m2 olan hissesinin bu çalışmalar sonucunda 84 m2’ye düştüğünü yapılan işlemlerin hatalı olduğunu belirterek, eksilen 166 m2’ye isabet eden rayiç bedel üzerinden tarafına kamulaştırma esaslarına göre ödeme yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın orman tahdidine itiraz davası olduğu ve 6831 sayılı Kanunun 11/2. maddesine göre Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiği gerekçesiyle, davanın husumetten reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede 1986 yılında yapılan orman kadastrosu, 2002 yılında yapılıp 16/05/2002 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu ve 07/03/2014 tarihinde kesinleşen uygulama kadastrosu vardır.
Davacı, Orman İşletme Müdürlüğüne izafeten Hazineyi hasım göstererek açtığı davada; kendisine ait, 250/84400 payla hissedar olduğu tapulu taşınmazın bir bölümünün orman sınırı içine alınması nedeniyle, hisseye isabet eden miktardaki azalmaya göre hesaplanacak bedelin ödenmesini talep etmiş, mahkemece davanın 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre açılmış orman tahdidine itiraz davası olduğu düşüncesiyle, keşif yapılıp kesinleşmiş orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar incelenmeden, davanın Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılmadığı ve husumetin yanlış yöneltildiği gerekçesiyle davanın usûlden reddine karar verilmiştir.
Davacı, davasını “Orman Genel Müdürlüğüne” yöneltmiş olup, “izafeten” kelimesi, bu kelimeden sonra kişinin, bu kelimeden önceki kişiyi “temsil” ettiğini gösterir. O halde, mahkemenin, davanın Orman İdaresine yöneltilmediği yönündeki kabulü isabetli değildir.
Diğer taraftan mahkemece, dava, orman kadastrosuna itiraz davası olarak nitelendirilmiş ise de davacının dilekçesi, yeterli açıklıkta bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların nitelendirilmesi hâkimin görevinde ise de; hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. (HMK m. 31)
Bu nedenle öncelikle, davacıya davası açıklattırılmalı, davasının orman kadastrosuna itiraz mı yoksa tazminat davası mı olduğu, ya da her iki davayı terditli olarak mı açtığı konusu açıklığa kavuşturulmalı; dava terditli olarak orman kadastrosunun iptali, olmadığı takdirde taşınmazın eksilen bölümü yönünden hissesine isabet eden bedelinin tahsili istemiyle açılmış ise, orman kadastrosunun hangi tarihte ilân edildiği, bundan sonra 10 yıl içinde orman kadastrosunun iptali yönünde açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılmalı; orman kadastrosunun kesinleşmiş olduğu kanısına varılırsa, Orman Yönetimi hakkında açılan davanın hakdüşürücü süre yönünden reddine karar verilmeli; tazminat istemi bakımından, özel mülke konu olan bir taşınmazın orman kadastro sınırları içine alınarak mülkiyet hakkına müdahale edildiği iddiasıyla Medenî Kanunun 1007. maddesi uyarınca açılacak dava, Devletin kusursuz sorumluluğu ilkesinden kaynaklandığından, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gözönünde bulundurularak, HMK 124. madde çerçevesinde taraf değişikliği yapılıp yapılamayacağı hususu değerlendirilmeli, bundan sonra işin esasına girilerek tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/01/2016 günü oy birliği ile karar verildi.