Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/5420 E. 2016/2050 K. 22.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5420
KARAR NO : 2016/2050
KARAR TARİHİ : 22.02.2016

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
B A Ş L I K
3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4 maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu sırasında, … köyü 417, 418, 419 ve 420 parsel sayılı sırasıyla 1751,55 m², 243,74 m², 238,28 m² ve 870,43 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca … adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 417 sayılı parselde …’un, 418 sayılı parselde …’in, 419 sayılı parselde davacı …’un ve 420 sayılı parselde …’un kullanımında olduğu” yazılarak … adına tesbit edilmişlerdir.
Davacı … 10.06.2010 tarihli dava dilekçesiyle lehine beyanlar hanesine şerh verilen 419 sayılı parselin adına tespit edildiğini ancak kullanımında olan yerin 500 m² olduğu halde 419 sayılı parselin kadastro sırasında 238 m² yüzölçümünde tespit edildiğini eksik kalan bölümlerin 419 sayılı parselin kuzey, batı ve güneyinde yer alan parsellere gittiğini beyanla 419 sayılı parselin yüzölçümünün 500 m² olarak düzeltilmesi istemiyle kadastro mahkemesine dava açmıştır.
Mahkemece dava dilekçesinde 419 sayılı parsele yönelik dava açıldığı halde, davacı vekilinin 18.08.2010 tarihli cevap dilekçesinde 425 sayılı parsele yönelik beyanda bulunulduğu gerekçesiyle davanın reddine ve 419 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/06/2012 tarih ve 2012/2654 – 2012/9517 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, kadastro tespit tutanağının ilân süresi içinde beyanlar hanesindeki kişiler hasım gösterilerek dava açıldığından, tespit maliki … davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması; davanın 419 sayılı parsele yönelik değil komşu 418 ve 420 sayılı parsellere yönelik olduğu zaten davacı tarafından 418 ve 420 sayılı parsellerin beyanlar hanesindeki kullanıcı olarak görünen kişilere husumet yöneltilerek dava açıldığı, bu parsellere ait kadastro tutanak asıllarının davalı şerhi verdirilerek dosyaya getirtilmesi ve ondan sonra işin esasına girilerek doğru parseller üzerinde inceleme yapılması gerektiği belirtilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra ve davalı taşınmazlara ait tutanak asılları dosyaya getirtildikten sonra, iddia ve savunmanın delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 418 ve 420 sayılı parsellere yönelik davanın reddine ve 418 ve 419 (hükümde 420 yerine 419 yazılmıştır) parseller üzerindeki davalıdır şerhinin kaldırılmasına, 417 sayılı parsele yönelik davanın kısmen kabulüne ve 417 sayılı parselin kadastro tespitinin iptali ile 03.11.2014 tarihli bilirkişi raporuna
ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 93,21 m² yüzölçümündeki bölümün 417 sayılı parselden ifraz edilerek 419 sayılı parsele eklenmesine, 417 sayılı parselin 1658,34 m², 419 sayılı parselin 331,49 m² yüzölçümüyle … adına teciline ve 417 ve 419 parsel tutanaklarındaki kullanıcı olarak görünen kişilerin “mülkiyetin gayri ayni ve şahsi hakları beyanlar” bölümündeki şerhlerin kütüğün beyanlar hanesine aynen kaydedilmesine şeklinde karar verilmiş, hüküm davacı … ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4 maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve yerel bilirkişi ve tanık anlatımları doğrultusunda davacının kullandığı alanın yüzölçümü belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kadastro hâkimi doğru, düzenli ve infazda tereddüte yol açmayacak şekilde açık sicil oluşturmakla yükümlüdür. Mahkemece, 419 sayılı parselin yüzölçümü miktarı değiştirildiği halde tespiti iptal edilmemiş, 417 ve 419 sayılı parsellerin hangi nitelikle tescil edildiği belirtilmemiş, redde konu 418 ve 420 sayılı parseller hakkında ise, davanın reddi ile yetinilmiş ve bu parseller hakkında sicil oluşturulmamıştır, ayrıca 418 ve 420 sayılı parseller hakkında aynı mahkemenin kesinleşmiş kararları ile oluşturulan siciller mevcut olmasına rağmen bunlar gözönünde bulundurulmamıştır. Ne var ki, belirtilen bu hususlar doğru değil ise de, bunlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hüküm fıkrasının 1, 2 ve 3 bentleri hükümden tamamen çıkartılarak bunların yerine birinci bent olarak; “1-) Davacının 418 ve 420 sayılı parseller hakkında açtığı davanın reddine ve 418 sayılı parsel hakkında mahkememizin 08.05.2012 tarih ve 2011/21 – 2012/42 sayılı kesinleşmiş kararı ile sicil oluşturulduğundan, 418 sayılı parsel hakkında yeniden sicil oluşturulmasına yer olmadığına, 420 sayılı parsel hakkında mahkememizin 30.11.2010 tarih ve 2010/9 – 46 sayılı kararıyla kullanıcı yönünden sicil oluşturulmuş ise de malik yönünden sicil oluşturulmadığı anlaşıldığından, 420 sayılı parselin beyanlar hanesine mahkememizin 30.11.2010 tarih ve 2010/9 – 46 sayılı kararında belirtildiği şekildeki kullanıcı şerhi verilmesine ve diğer yönlerden ise tespit gibi tapuya tesciline;” cümlesinin yazılması;
İkinci bent olarak ise “2-) Davacının 417 sayılı parsele yönelik davasının kabulüne ve … Köyü, 417 ve davacı adına eksik yüzölçümü ile tespit edilen aynı köy 419 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin iptali ile 417 sayılı parsel içinde yer alan ve 03.11.2014 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 93,21 m² yüzölçümündeki bölümün 417 sayılı parselden ifraz edilerek komşu 419 sayılı parsele eklenmesine ve böylelikle 417 sayılı parselin 1658,34 m² yüzölçümlü, 419 sayılı parselin ise 331,49 m² yüzölçümlü olmak üzere diğer yönlerden ise kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tescillerine,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/02/2016 günü oy birliği ile karar verildi.