Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2015/4657 E. 2015/8569 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4657
KARAR NO : 2015/8569
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki davada, … Asliye Hukuk ve … Asliye Ticaret ile … Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, davacının gördüğü tedavi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Asliye hukuk mahkemesince, davalının tacir olduğu, davacının aldığı hizmetin ticari ilişkiye dayandığı davaya bakma görevinin, asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
Asliye ticaret mahkemesince, davacının tedavi hizmetinden faydalanan tüketici, davalının hizmet sunucusu olduğu ve uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun gereğince tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
Tüketici mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığın, 4077 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, ticaret mahkemesinin görevine girdiği gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
Somut olayda; davacı, uğradığı kaza sonucunda davalı hastaneye başvurduğunu, davalı hastanede, hatalı teşhis ve tedavi yapılarak taburcu edildiğini, birgün sonra ağrı, şişlik, üşüme ve ateş şikayeti ile … Üniversite Hastanesine başvurduğunu, burada 15 gün gözetim altında kaldığını, yapılan tedaviler sonucunda işinden kaldığını, ulaşım gideri ödediğini ve davalı hastanenin yanlış teşhis ve tedavisi sonucunda manevi olarak üzüntü duyduğunu ileri sürerek uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır.
BK’nın 502. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekâlet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu gibi, özel hastane ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekâlet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtayın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır. (Öğreti ve uygulamaya örnek olarak: Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt: 2,Sevinç Matbaası, Ankara 1977, sayfa: 176 ve devamı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 4.3.l994 gün ve 1994/8557-2l38 sayılı kararı ve aynı doğrultudaki birçok başka karar.)
Somut olayda, davacı ile davalı arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekâlet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekâlet hükümlerinin uygulanması ve doğal olarak uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
Her ne kadar, 6502 sayılı Kanun vekâlet hükümlerini tüketici işlemi kapsamına almış ise de bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki davalarda anılan Kanunun geçici 1/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemeleri görevli değildir.
Yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasındaki hukukî ilişkinin 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06/10/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.